Quantcast
Channel: SEVGİLİ GÜNLÜK
Viewing all 109 articles
Browse latest View live

Bir Hafta #2

$
0
0
Bakalım geçen hafta neler olmuş...


*Alavara

Alsancak - kıbrıs şehitleri caddesinde gençlerin vazgeçilmez mekanıdır Alavara. Fiyatlarının uygunluğu ve enfes makarnasıyla diğer mekanlardan ayrı bir yere sahiptir. Tömerin yan sokağında olunca korece kursu çıkışında soluğu aldığımız yerdir.




Uzun zamandır gitmediğim Forum Bornova'da ki Watsons 'a ,İzmir - Alsancak'ta ki Gratis'e ve Flormar'a uğradım. Herkes korece kur bitiş sınavı günü erken gidip tekrar yaparken ben gidip kozmetik alışverişi yaptım. 
Bakalım neler almışım ;



*The Balm - Hot Mama Allık :

Birçok makyaj bloğunda görmüş ancak zamanım olmadığından gidip alamamıştım. Gratise girince ilk durağım The Balm standı oldu. Çok belli olan yapay duran şeyleri sevmediğimden en doğal ve hoş duracak olan Hot Mama allığını aldım. Eve gelip denediğimden tenimde duruşu çok hoşuma gitti ki ben beyaz tenliyimdir. Uzun sürede dayanıyor.

*Flormar - "Spider Lash Volume" Maskara : 

Avondan uzun süre önce aldığım maskaram sonunda bitti. Titreşimliydi , şekillendirmesi iyiydi ve dayanıklıydı ancak birdaha satışa sunulmadığından maskara konusunda sıkıntı çekiyordum. Lens kullandığım için göz makyajı ürünlerine özen göstermek zorundayım. Sonunda Flormar'ın "Spider Lash Volume" maskarasını buldum. Birkaç gündür kullanıyorum şekillendirmesini çok sevdim. Hem gözlerede zarar vermiyor.


*Flormar - Loose Powder

Bir arkadaşıma cosplay makyajı yapacaktım ve bunun içinde hem cilde zarar vermeyecek hemde esmer birini beyazlatacak iyi bir pudra gerekiyordu. Flormar'a girdiğimde görevlinin önerisiyle bu pudrayı aldım. Eve gelince kendimde denedim ve bembeyaz bir tenim olmasına rağmen beni bile bir kaç ton beyazlattı. Üstelik suya karşı dayanıklı  yani terleyince çıkmıyor. Cosplay işi için yapılmış gibi ^.^ 

*Flormar - Makyaj Temizleme Mendili :

Genelde zamanım çok olmadığı için sık olmasada makyaj temizleme mendilleri kullanırım. Daha önce Golden Rose'unkini kullanıyordum ancak temin ettiğim yer uzakta olduğu için gitmişken Watsons'tan alayım dedim. Flormar'ın olan bu mendili aldım ancak birkaç kullanımdan sonra görme sorunu olan lens kullandığım gözlerimi rahatsız etmeye başladı. Belki mendilden değildir diye test etmek amacıyla makyajımı 3-4 gün üst üste sadece suyla temizledim bir sorun yoktu ama ne zaman bunu kullansam gözlerim sulanmaya , akşama kadarda intihaplanmaya başladı. Ve en sonunda da daha yeni açılmış bitmemiş paket çöpü boyladı. Normalde ojeleri başta olmak üzere ürünlerine bayıldığım flormarın ilk kez bir ürünüyle sorun yaşadım.

---

Haftaya görüşmek üzere! 

^_^


MİM:GÜZELİM ÇİRKİNSİN ÇİRKİNLER (başlık bu değil ama ben uydurdum oldu)

$
0
0







Sevgili Günlüğün gıdığı öbülesice takipçileri bir mim ile arz-ı endam ediyorum.. aslında teknik bir salaklıktan dolayı destan gibi yazdığım mimi yeniden yazıyorum (bknz. teknik salaklık : Arya'nın yazdığı kocaman mimi taslak yazıyı silecem derken silme durumu) Mim yazısına tıklayıp yerinde esen yellerin saçlarınızı ahenkle dans ettirdiğini biliyorum..bu yüzden bu yazıyı yeniden yazma gereksinimi hissettim..
çok uzun süredir kullandığım kozmetik ürünleri ile alakalı bir yazı yazasım vardı ama üşgençliğimden dolayı yazıyı hep sallıyodum Sevgili Günlüğün sevgili bidiciği ZENNN "bulokta 4 kişisiniz boş duranı Allah sevmez yazın biriniz bu mimi" diye topu bize atmış, Seidou okumuş, Meli bakmış,Arya yazmış, Cinnet "hani bana hani bana" demiş...
neyse girizgahı daha boka sardırmadan mimimize başlayalım...
mim sevdiğimiz 5 kozmetik ürün markası ile alakalı... isteyenler sevmediklerinide yazıversinler gari..


işte deli kızın makyaj aynasından yansıyanlar.... (sıralama yoktur)



1. Garnier:çoğu kullanıcının çokta bi boka yaramıyo diye elinin tersiyle bir kenara iteklediği bu marka benim gibi aşırı cilt problemleri yaşamayan biri için aslında gayet iyi, hoş ve de güzel.. şimdiye kadar 5 ürününü kullandım. makyaj temizleme sütünün sadece dış yüzey rengine vurulup gidip cildimle hiç alakalı olmayanını almış olmama rağmen işlevini gayette güzel görüyor.. hatta aynı kalitede başka bir markada bu saflığı yapsaydım eminim cildimin ağzına sıçardı..tonik ve peeling'inden ise mucizeler beklemediğimden ve sadece işini görsün yeter mantığı güttüğümden dolayı gayette memnun kaldım.. cildimi temizledi mi temizledi.. günlük bakım kremi ise benim en sık kullandığım, çantamdan ayırmadığım 3 şey, ıssız adaya düşsem koynuma sokup yanıma alacağım 5 şey listelerinin başında gelen birşeydi.. çizimlerden dolayı barnaklarımın nasır tuttuğu dönemlerde bu kremi kullanıp çizim yaptığımda parmaklarım ahenkle dans ediyodu :) bb krem ise pek çok kullanıcı tarafından itin götüne sokuldu ama açıkçası ben bir kozmetik ürününden mucizeler beklemediğim için kullandıktan sonra mucize bekleyen arkadaşlardaki kadar yıkım yaşamadım.. ben allığın direk cildime temas etmesinden hoşleşen biri değilimdir.. bu yüzden bir nemlendiricide olsa mutlaka önce cildime birşey kullanırım..işte bb krem bu noktada beni kurtaran tek şey.. cilt kusurumu kapatsın, cildimi onarsın, yok renk versin gibi beklentilerimden çok cildime zarar vermeden bir alt maske görevi görsün yeter benim için.. bu yüzden ben bb kremini sevdim.. renk seçeneğinin olmasıda ayrıca bi avantaj... ama dediğim gibi çok bi beklenti içinde olmayın...
2. Pure Beauty: bu marka ile tanışıklığım Kore ile tanışıklığımdan bile eski diyebilirim.. annemin bir kozmetik canavarı olması ve her yeni ürünü deneme çabası sayesinde annemi tester olarak kullanarak başladım bu ürüne. eğer doğru seriyi doğru şekilde kullanırsanız cildinizdeki değişikliği farkedebileceğiniz bir marka.. ben super brightening serisinin tüm ürünlerini kullanıyorum.. sanırım bu tarz bakım ürünlerinde düzenli kullanmak esas olan ama o bende yok işte anacım yaa.. yani bi düzenli kullansam pırıl pırıl ışıldayacam da anasını satayım bu düzen işinin.. cildim bile düzensizliğe alıştı...tonik ve temizleme köpüğü en fevrıt ürünlerim.. tonik ciltte hemen emiliyo, temizleme köpüğü ise öyle çooookkk köpürerek temizliyorum ben diye sizi aldatmıyo. gerçekten temizlendiğini hissediyosun. maskesinin henüz bir atraksiyonunu görmedim ama düzenli kullanmamaya veriyorum bunu. kremi mükemmel nemlendiriyo ama benim gibi abarıp gözünüzde dahil her her bi yerinize bolcana sürmeye kalkmayın çünkü yakıyo.. bb kremini ben ne yazıkki beğenmedim çünkü benim cildim sarımtırak bir beyazdır hafif kumral mı demeliyin.. o yüzden onu kullandığım zaman ölü numarası yapıyomuşum gibi oluyo.. bb krem ve pudrasını aynı anda kullanma gafletine düştüğümde ise Cullen ailesinin yeni ısırılmış vampirellası gibi geziyodum ortalıklarda :)) bu yüzden bu iki ürünü ayrı ayrı kullanıyorum.. bb krem bittiğinde bir daha alacağım bir ürün değil ama kullanıp çok beğenenlerde yok değil tabi.. pudrası ise çok hafif olmasına rağmen kalıcı bi yapısı var.. belki siz beğenirsiniz..
3. Maybelline: yine pek çok kullanıcı tarafından orta düzey bulunan bu marka benim için gerçekten pek çok pahalı markadan daha kaliteli.. modellerimi defilelere hazırlarken özellikle tercih ettiğim markalardan biridir. özellikle cilt ürünlerinde kendisini çok başarılı buluyorum.. çok kullanmasamda fondoteni, kapatıcısı ve pudrası gerçekten çok hafif ve çok güzel.. ama en çok kullandığım ve asla vazgeçmediğim ürünü rimelleri.. sanırım hepsini tek tek denedim ve bir tanesinde bile ben bunu sevmedim demedim..benim kirpiklerim kısa ama gürdür.. ben öyle tarantula bacağı gibi uzun kirpiklerden hiç hazetmem bu yüzden benim için önemli olan kirpiklerimin birbirine yapışmadan daha gür durmasıdır. Maybelline rimelleri tamda istediğim bu etkiyi yapıyor. far ve allık serisinde kendisini çok başarılı bulmadığımıda eklemek istiyorum.. özellikle toz farlarını beğenmiyorum ama tatto krem far serisi çok başarılı..
4. Estee Lauder: gelelim listenin kodamanlarına.. bu marka asla vazgeçmediklerimden.. önceleri annemin artıklarını kullanıyodum ama artık benimde kendi çapımda küçük bir Estee Lauder standım var.. hemen her ürününü kullansamda özellikle allıklarının hastasıyım.. bizim gibi öpüşgen bir millet için çok başarılı ürünler.. yanaktan yanağa bulaşıp her tarafta yanak izinizi bırakmıyorsunuz.. renk paletleri çok geniş.. bir şeftali tonunun 9834763874 türünü üretmiş amcalar.. bu yüzden asla vazgeçmediğim bir marka.. biraz el yakan cinsten bir marka olsa da benim gibi kırk yılın başında alıyorum o yüzden iyisi olsun diyosanız bu sizin aradığınız marka olabilir.
5.Yves Saint Lauren: bir dönem bazı hassas (!) Türk arkadaşlarım tarafından Yahudi ürünü olduğu iddiası ile kullandığım için dinden aforoz edilme noktasına gelsemde ısrarla kullanmaktan asla vazgeçmediğim bir marka.. bu markaya yakınlığım sadece kozmetikte gerçekten çok iyi olduğu için değil asıl neden Yves Saint Lauren'in benim idolüm olan bir modacı olmasından da kaynaklanıyor.. bir gönül bağımız var amca ile.. geçmiş senelere kadar genelde daha bilindik ve pastel tonları çalışan marka bu sene neon akımına kendini kaptırdı ve renk paletini genişletti.. farlarını çok başarılı bulsam da benim fevrıt ürünüm rujları.. dudaklarım zaten yeteri kadar büyük olsa da bunları kullandığımda bi ancelina juli havası biniyo ki üstüme sormayın.. sokakta anceline bile benim kadar havalı durmuyodur o dudaklarla.. dudağı kusursuzlaştırma özelliğini ilk bulan marka olmasıylada övünelim biraz.. yani benim gibi özellikle stresli olduğu dönemlerde tüm acısını dudaklarından çıkaran biriyseniz sizin için gerçekten önerebileceğim tek marka..

işte benim genelde kullandığım markalar.. aslında bu mim vesilesi ile sevmediklerimi de yazacaktım ama gördüğünüz üzere destan fromatında yazı yazdığım için şimdilik burada bir virgül koyuyorum..
şimdi gelelim bu mimi şutlamaya...bu topumuzu Fırat'ım Mathilda'm'a ve kozmetik bilgisine güvendiğim Demet'im'e fırlatıyorum.. haydi kızlar yakalayın topu bakemmm...

özet: diğer yazının sonunda canım lahmacun çekmişti şimdide tantuni istiyo...
haydin öbüldünüz gıdıktan



MODA DEDEKTİFİ İŞ BAŞINDA : MUSİC AWARDS vol 1.

$
0
0
2012 yılı Kore piyasa müziği adına füber ödüllü bir yıl oldu Sevgili Günlüğün gıdığı öbülesiceleri.. o kadar ödül verilmiş bizim dedektif ne yabıyo uyuyo mu diye soranlar varmış aranızda.. sesiniz kullaklarımı kilise çanı gibi çınlattığı için bu eziyete daha fazla dayanamadım ve tören tören gezerek sizin için inceledim keypop dünyasının modasını...
işte moda dedektifinin mercekine takılanlar...

ISLAK SOPAMI GETİR HANIM
genelde performans kıyafetlerini eleştirmek pek adetim değildir.. çünkü adı üzerinde sahne kıyafetidir. gösteri kıyafetidir.. yani kim çıkıp maykıl ceksın'ın parlak paletli ceketlerini ve elvis presley'nin kült olmuş böğrü açık kıyafetlerini eleştirebilir ki.. ama sorun şu ki performans kıyafetini bir kişilik olarak üstüne giymek çok başka bir olaydır.. yani bu bigbang gitgide garipleşiyo mu yoksa bana mı öyle geliyo.. özellikle son seul muzik ödül törenindeki ananemin sofra örtüsünden bozma kıyafetleri bana "yeterrrriiinnn artıkkkkk "dedirtti.. yani tamam kabul ediyorum değişik tarzlarınız var falan da durun artık bi yerde.. o taeyang'ın saçları nedir yani?? Oh yoon joo cadımın tabiri ile öküz kafası gibi olmuş..nerede benin rumantik rumantik "wedding dress" şarkısını söyleyen biskolatam dedirtti bana.. yani çalıştıkları modacıları tasarım yapacam derken işin bokunu çıkaran biri belli ki.. çünkü bu farklı olma çabasının dozu artık iyice kaçmaya başlayarak iticilik düzeyinde garip olmaya başladı.. "tarzı bu onların" diyen arkadaşlara tek bir cevabım var "olmaz olaydı böyle tarz".. insanı "bunlar insan mı?onlar insansa ben neyim? ben insansam onlar ne? babam bu kadar iyi pasta yapmayı nereden öğrendi?" paradoksuna sokup sokup çıkarıyolar sağolsunlar.. birilerinin bu çocuklara insan olduklarını hatırlatmaları gerek yoksa şarkılarındaki gibi kendilerini fantastik neyim mi sanıyolar bunlar.. annem heri potır yada süpermen değilsin sen.. insansın, insan kal giy tulumları diyesim var size.. AYKIRI OLACAZ DERKEN SİKKO OLMANIN ADI: BİGBANG.. puan falan yok sana... gözüme gözükme yeter...
XL SEKSİLİK 
Sistar kızların giyim tarzlarını normalde çok beğenirim..normal hayattada gerçekten hoş giyinen hatunlar.. Allah için güzellerde ama nedense üzerlerine giymek zorundaymış gibi hissettirilen bir seksilik varki bu kızlara xl geliyor.. seksi desen kesinlikle seksi değiller ama o şeker topağı kızlardan da değiller.. çok arafta kalmış bir kız grubu.. o yüzden bazen çok sevimli kostümlerle katılırken bazen kötü kadın suzan kıyafeti giyiyolar ki bu da kafa karışıklığına sebep oluyo.. örneğin melon'da maskulen bir feminenlik yakalamışken golden'da hadi sevimli olalım ayaklarındalar.. bir alttakindeyse farklı olalım gökkuşağı yapalım triplerindeler.. tarzlarını çözemedim desem yeridir. bu gruba dair çözdüğüm tek şey Lee Hyori'den ödünç alınma bir seksilik olması.. ama ne yazıkki bu seksi olma çabası onları seksi yapmaktan çok basitleştiriyo.. çünkü bir insan sonradan seksi olmaz zaten seksidir.. o hep öyledir.. o cenaze kıyafeti giyip yas tutsa bile duruşu seksidir.. konuşması seksidir.. bakışları seksidir.. yani seksilik insanların hamurunda ya vardır ya yoktur (bknz. B.E.G Gain) sonradan kıça modifiye edilecek bir şey değildir..yani bu grup sexi olma çabasında ama bir türlü üzerlerine oturmuyor.. kim demişti hatırlamıyorum ama kıçlarıyla para kazanan grup diye.. gerçekten haklı.. dasom'un çok sade bir güzelliği var hem daha küçük o annem nerede seksilik. hyorin desen her an ahmet amcanın camını kırıp suçu arkadaşına atacakmış gibi yaramaz kız çocuğu yakışmıyo seksilik.. bora akıllı bi kız bıraksan pırofesör neyim olur seksilikle işi yok.. soyou güzelde değil sekside... yani yok hamurlarında seksi olmak ama zorluyorlar işte.. MODİFİYE SEKSİLİĞİN ADI: SİSTAR.. tarzınızı çözemediğim ama yine de sizi sevdiğimden bi 3 puan vereyim size.. bir an önce bir tarz edinin kendinize...

DALLARI BASTI BİRAZ GEL BİZE KİRAZ KİRAZ
bu hatunceğizleri oldum olasıya sevmedim.. bi memnuniyetsizlik bi isteksizlik ne zaman görsem resimlerini bi somurtmalar.. annesi gitmezsen akşam tv izlemek yok diye tehdit etmiş sanırsın.. neyse tarzlarına bakalım biz o meymenetsiz suratlarını bırakıp.. bu hatunlara kim dedi acep 2 sene öncenin bohem modasına bürünmelerini.. birde bohem tarzını böyle çiçeklerle dallarla budaklarla birleştirmişler.. aman ne güzel tadından yenmeyecek bir iğrençlik olmuş.. şimdi biri ürkütmeden bu kızlara bohem tarzının 2 sene önceki moda tarzı olduğunu bu sene daha farklı akımların sahnelerde yer almaya başladığını söyleyebilir mi??
bide moda tasarımcıları kimse işi ucuza kapatmak için tek bi tarz çizim yapmış farklı renk kumaş ve desenle aynı modeli evirip çevirip dikmiş.. tasarım adına hiç bir atraksiyon yok kıyafetlerde.. modacıları ya karın tokluğuna çalışıyo yada bunların şirketini bir güzel kazıklıyo.. hangisi ben bilmem eşim bilir?? golden'da çiçekli böcekli bohem tarzını busan uluslararası ödül toreninde simetrik çizgilere bırakmış ama tarz aynı.. alın size bide bunun albüm foto modeli.. kıyafetler arasındaki tek fark desen ve renkler..
sevgili tasarımcı kardeş çok mu zoruna gitti bu kızlara yeni ciciler tasarlamak ?  aynı tarzdan 3 tane daha kıyafetleri var ama buraya koyarak kalabalık etmek istemiyorum.. ben buldum sizde az biraz ararsanız bulursunuz.. yada boşuna uğraşmayın bu kıyafetlerin farklı rengini hayal edin.. kesin yapmıştır tasarımcıları..golden'da mevsimin rehavetine kendini kaptırmış kıyafetler altta şort, üstte maksi etekler yada ceketler, ama bacaklar mutlaka gözükecek.. tasarım hoş, kırmızı halı için güzel ama 2. resimde uluslarası bi ödül töreninde sahne alıyosun sen bi zahmet daha farklı bişeyler giy değil mi? albümde gördük golden'da gördük bizi kusturmadan değiştir artık bu tarzı.. KORE USULU TEMCİT PİLAVININ ADI: 4MİNUTE..kırmızı halı ve albüm için ideal bi tarz olsada sahne için çok sönük bi tarz olduğundan, sürekli kendini yinelediğinden ve 2 sene öncenin tarzını önümüze koyduğundan 3 puan size kızlar.. güle güle harcayın bu puanı...

SAĞDAN SAĞDAN GELİYOLAR
artık bu adamı nerede görsem böyle başımın arkasından bir sızı başlıyo ki somayın.. korenin böyle bir adam sayesinde tanınması bana ayrı bir daral yaşatıyo.. YG entırteymıntın başka bir kaçığı daha.. o gözlük hiçbir şekilde gözden çıkmıyor.. acaba yalakası olduğu Amerika ırkına karşı kendini küçük görme durumumu söz konusu.. bu yüzden mi saklanıyor o gözler gece gündüz.. adamı her ne kadar sevmesemde tarzı konusuna geldiğimizde aynı şeyleri söyleyemiyorum.. kopuk bir adam, komik bir adam bunu tarzına en iyi şekilde yansıtıyo.. gerek verdiği pozlar gerek sahne kostümleri (bununla alakalı apayrı bi yazı yazmak gerek) enerjisi hiç bitmeyecek gibi.. tabi böyle olunca kırmızı halı kıyafetleride böyle kımıl kımıl enerji dolu.. ama kabul edelim bu kıyafeti bizim ülkemizde bir şarkıcı giyse ertesi gün "topoş" yaftasını yer.. bu kıyafetin PSY'nin üzerinde böyle durmaması ve bizim garipsemememizin bir nedeni var buda bu kıyafetin adamı olduğu gerçeği.. yalnız nedense PSY amerikada katıldığı tüm ödül törenlerinde daha bi özenli daha bi şık.. Amerikadan arta kalanları ise Koredeki müzik ödül törenlerinde kullanıyor.. yalan değil valla.. az biraz araştırın karşınıza çıkacaktır.. örneğin yandaki 1. resim Amerika music award'da giyilmiş.. aynı ceket daha sonra yapılan MAMA'da yeniden tercih edilmiş.. hayır nedir bu Amerika'yı kayırma PSY amca.. paranı onlar mı veriyo bilelim döneklik sebebinide ona göre konuşalım...o enerjiye o harekete rağmen bu götün göbeğin bir sebebi olmalı.. az biraz zayıflamalı ya da bu göbeğe özellikle göbek vurgusu yapan böyle ceketler giymemeli.. papyon adamı değil belli bu papyonu başkası böyle kullansa iğreti durur ama adamımız PSY olunca delidir ne yapsa yeridir diyosunuz ve kabulleniyosunuz.. YANKEE ENERJİSİNİN ADI: PSY diyor ve 5 puan ile kendisini zorlamayla sınıfı geçenler arasına alıyorum kırdığım 5 puan Amerikanın kıçına girmeye çalışmasından.. tamamen duygusal yane..



SES VAR GÖRÜNTÜ YOK
Bu kadına Atatürk'ün Safiye Ayla'ya yaptığı muameleyi yapıp yüzü duvara dönük şarkı söyletesim var.. sesi 10 numara ama görüntü ayarları bozuk.. üzerine bide böyle sikko kıyafetler giyince daha da çekilmez bir hal alıyor.. ilk başlarda nesi var kıyafetlerinin gayet güzel işte diyeceksiniz ama biraz daha profesyonelce baktığınızda "hımmm ne boktan giyinmiş harbi" diye kafa sallayacağınızı görür gibiyim..
öncelikle o sarı ne öyle yaa trafik lambası gibi.. bide ceketi omuza alma modası var ki Kore'de ne oluyosa artık.. Polat Alemdarın godoş hali gibi olmuş.. o çorapla o kıyafet asla olmaz bu kıyafeti giyme gafletinde madem bulundun altına bronz tonlarında ince çorap giymelisin.. ayakkabı desen Allaha emanet.. üstü parlak ayakkabı parlak..madem boyle maskulen birşey tercih ettin saçlarını mutlaka toplamalısın ki kıyafetin ile bir uyumu olsun.. ne saç rengine ne kendi ten rengine gitmiş bu kıyafet.. Golden Disk'teki siyahlı kıyafeti kötünün iyisi ama bir dünya kusurla dolu.. öncelikle dikimi sikko.. ben 10bin km. öteden ne kadar kötü dikildiğini görebiliyosam modacısında ciddi bi sorun var demektir.. ayrıca kıyafet çok kırışık böyle özel gecelerde ya kendiliğinden kırışık olan ve bu kusur göze batmayacak kumaşlar tercih edilir ya hiç kırışmayan kumaşlar tercih edilir yada kameralara kıçı dönük poz verilmez.. evet bu çoğu starın bildiği birşeydir.. kıyafeti bu kadar kırışıksa sırf sırtını göstermek için kıçını kameralara dönmez bir star..saç ve makyajı ise tüm kusurlarını örtmeye yetmeyecek kadar iyi... sırt dekoltesi ise kusurlarının gölgesinde kalsada oldukça başarılı.. 3. resimde ise bir piştilik söz konusu Park Shin Hye ile.. hangisine daha çok yakıştığını tartışacak değilim sadece böyle güzel bir tasarım nasıl böyle mahvedilebilir onu anlatacağım size.. bir kere bacakların kalın annem senin.. bildiğin iç bacak bölgesi kalın bu kızın o yüzden bu kadar mini giymek ya göt ister yada salaklık.. sende hangisi var bilemedim... ayrıca ön etek kısmı lastikli yani balon etek diye tabir ettiğimiz cinsten eğer bacakların bu kadar kalınsa bu balonla daha da balonlaşıp uçar gidersin vella..sonra eğer elbisende öyle deri bir kemer varsa o parlak taşlı ayakkabıları giyemezsin annem..ayakkabılar deri olmalıydı bu konuda PSH'ın ayakkabı tercihi çok başarılı.. saçlarını toplayarak sırt dekoltesini açıkta bırakması yaptığı tek mantıklı iş sanırım.. TİPSİZ BÜLBÜLÜN ADI : AİLEE.. sesinin güzel hatrına 4 puanı al ve sadece şarkı söyle bundan sonra..

BİR YG ENTERTAİNMENT KLASİĞİ
YG'nin babası sanırım andropoz dönemine girmiş.. kafası fena karışık.. bu dönemde gide gele bu kızcağızın YG'de iş başı yapacağı döneme denk gelmiş.. yani kızı cici kız mı yapsalar aykırı genjjlik mi yapsalar yoksa geleceğin vamp kadını profili mi çizseler bi türlü belirleyemediler.. kızında kafası karışık "la ben ergendim daha ne ara büyüdüm kadın oldum, ne ara seksi oldum.. la hani seksiydim ne ara aykırı kız oldum..." çok karışık durumlar söz konusu YG'de.. bi stil oturtamadılar.. zaten modifiye eleman gibi sürekli başka başka kişilerin yanında mercimek sayılıyo hanım kızımız..kıyafetlerinin belli bir tarzı olmasada henüz seçimlerini oldukça başarılı buluyorum.. cici kız için seçilen elbiseleri tam yaşına uygun.. aykırı genjlik imajında ise yine aykırılı seviyeli ve yaşına uygun ama büyüyünce BİGBANG abileri gibi yoldan sapıtırmı bilemem.. kadınsı havalarında bile yaşının gerektirdiği kadar bir olgunluk var. MAMA'da tercih ettiği kıyafet benim fevrıtım.. kareli etek ve eldivenler ahenkle dans ediyor.. Lady Gaga'dan çakma ayakkabısı bile abartı durmamış.. KORE'NİN GARSON BOYUNUN ADI: LEE Hİ... tarzını yakın zamanda oturtacağına inandığım ve yaşadığı karmaşanın kendisiyle alakalı olmadığını düşündüğüm için kendisne 5 puan verip sınıfı ortalama ile geçiriyorum..

UFO'DAN İNSANOĞLUNA...
bu grubun şokellaları çok bi nutella olsa da hala ısınamadım bu gruba... ama sanırım aramızdaki mesafeyi yavaş yavaş kapatmaya başladık gibi.. son günlerde çok bi Mevlana gördüm kendimi zaten.. herkese böğrümü açıyorum.. nese efenim.. bu çocuklara SM zorla BİGBANGçilik oynatıyo ya sinir oluyorum.. sen git "hello hello "gibi şeker topağı bi şarkı söyle sonrada git 4D kıyafetleri ile kırmızı halıda boy göster.. mantıken bir mantık hatası yok mu?? SM'nin aykırı çocukları olarak gösterilsede aykırılıkları sadece kıyafetle sınırlı kalınca üzerlerine oturmuyodu bu aykırılık.. yanlardan potluk veriyodu bak.. ama yavaş yavaş kendi tarzlarını oturtmayı başardılar.. ilk resimde minho ne giymiş öyle çözebilen beri gelsin.. gömlek üzerine paletli ceket, ceket üzerine alakasız renkte bir hırka, hırka üzerinde kemer.. valla böyle üst üste giyinince delikızın bohçasını andırmış..jong hyeon'un piyanist şantör gömleğine ne demeli? key'in o garip taytımsı çorabımsı şeyine bi yorum dahi gerekmiyo..bana bu kostümleri ile birazıcık ŞU ekibi hatırlattılar :)) mama'da giydikleri biraz daha usturuplu olsa da hala kendi içinde fazlasıyla tezetlık oluşturuyo.. tae'nin o taktığı tüyün bir anlamı varda ben mi bilmiyorum? Ayrıca neden bi tek Onew beyaz..bide bu uzun ceket modası korede artık azalarak yok olabilir mi yaa.. grupta illa birisine altına bez bağlamışta çıkmış gibi olan bu şalvarımsı pantolonumsu harlemleri giydirmek zorunda mısınız? ayrıca harlemin modası kalkalı asır oldu... Golden'da yavaş yavaş kendini bulmaya başlayan grup gecenin ağırlığınca giyinmiş ve çokta beyfendi olmuşlar.. Key'de illa bi tip kaydırma olması için özellikle çaba sarfeden stilist arkadaş bu seferde simokin altına postal yapmış ama nedense gözüme batmıyor bu detay.. hatta sevdim bile diyebilirim.. tae'ye de convers giydirilebilirdi yaşı gereği hoş bir görüntü olurdu.. artık son fotoda kemale ermiş bir Shinee var karşımızda.. tarzlarını bulmuşlar ve böyle daha mutlu mesut görünüyolar..desenli ceketler kesinlikle çok başarılı, minho'nun ceket tasarımına da ayrıca bittim kendisine çok yakışmış.. papyon hastası biri olarak bu kırmızı halı kostümlerini çok beğendiğimi söylemek istiyorum.. EVRİMİN ADI: SHİNEE.. evet ufoluktan insanlığa terfi ettikleri ve nihayet kendi tarzlarını buldukları için kendilerine 6 puan verip gecenin çalışkan homosapiensleri ilan ediyorum...

evet dedektif bu gece çok yoruldu ama kırmızı halının biteceği yok.. kırmızı halının kötüleri ve vasatın üstü çocukları bunlar.. kimi dövülecek cinsten kimi hadi ha gayret diye sırtı sıvazlanacaklardan..
bir sonraki yazımız kırmızı halının altın çocukları ile ilgili olacak..
daha bu odül törenlerinin draması var film festivalleri var.. SBS'si var, MCB'si var, International'ı var.. varda var.. ben yazılarımı yazana kadar lütfen Kore'nin güzel eğlence dünyası artık ödül töreni yapmayın ulaaağğnn.. bizde insanız herhalde...
bu yazımda ve bundan sonraki yazacağım yazılarda bana resim konusunda çok ama çok yardımcı olan bidanecik cadım OH YOON JOO 'ya sonsuz teşekkür ederim..

özet: Chris.Christy beni tasarımcısı yapsın yeminle karın tokluğuna çalışırım.. hadi buda benden size kıyak olsun... CHRİS.CHRİSTY (her köşesine girilip parçapinçik edilecek bir site- gözlere şenlik kalbe zarar)
haydin öbüldünüz gıdıktan

















SEVGİLİ GÜNLÜK KAPISINA BIRAKILAN 11'li MİM

$
0
0
la bende kulaklarım neden çınliiyy, yüzüm neden yaniiyy deyu edim.. meğer Sevgili Mathilda'm Fırat'ım ŞU yazısında adımı anmış Sevgili Günlüğün tel kadayıfları.. Sevgili günlüğün kapısının eşiğine bir mim bırakılmış üzerinde "yavrum önce Allaha sonra Arya'ya emanet.. ona eyu bakın büyütün besleyin sonrada telli duvaklı gelin edin" notu ile.. bende bu minnak mimi alıp önce koynuma sokup şefkat gösterdim sonrada güzel bir kıvama getirip huzurlarınıza sunuyorum efenim.. nur topu gibi olan mim şu şekilde annem : öncelikle kendimizle alakalı 11 dane ayrıntı vericiyuk.. sonnada bize yöneltilen 11 soruya cevap vereciyuk.. en sonunda da 11 dane soru yazacayukki pasladığımız arkadaş bu 11 soruya cevap verbilsin.. gelsin mimimiz.. oynat uğurcum..
Arya ile alakalı 11 acı gerçek...
1) inadım çok pistir.. yani öyle böyle değil.. hayatımı baştan sona değiştirebilecek bir inada sahibim.. ben lise2'deykene o zamanlar tabi milletin benden beklentisi aile mesleğini devam ettirip adliye koridorlarında çürüyüp gitmem.. ancak bende acayip bi kumaş dikiş nakış merakı varki sormayın.. ama bende bunu hobi olarak yapıyorum çünkü tek istediğim şey o dönemde Cumhuriyet baş savcısı olabilmek.. yani kanımda var napiyim.. ama hobimide geliştirmek istiyorum tabi.. millet harıl harıl ders çalışırken ben okul çıkışı bence harika bir terzi olan Nermin teyzenin yanına koşa koşa gidiyorum.. tabi ben zekiyim ya annemle babama yakalanmamak için onların adliyeden geliş saatine göre eve girişimi ayarlıyorum.. babam durumu farkediyo.. beni okul çıkışı takibe aldırıyo falan.. bigün eve bi geldim karşımda kıpkırmızı suratlı bi adam.. mahkeme duvarı gibi suratı babamın.. hayatımda ilk kez ve son kez babamdan öyle bir tokat yedim ki "sen koskoca X'in kızı terzi yanında çıraklık mı yapıyo dedirteceksin millete" diye bi yapıştırdı tokadı suratıma.. ama ben dış kapıya kadar uçmuşum.. sonra benim bi dikiş makinem vardı onu anneme saklattırdı falan.. işte o günden sonra babama inat bu mesleği seçtim.. anlayacağınız İNADIM İNATTIR...
2)roman tarzı özellikle bestseller kitaplar okumaktan hiç hoşleşmem.. mesela ben herkesin ayıla bayıla okuduğu Açlık Oyunlarını ne okudum ne de izledim..Hayriye Pitır'ı elime almadım, görmedim, Tivilayt vampirlerinin yanından bilem geçmedim ama duydum tabisi.. ben daha çok strateji, politika tarihi, gizli örgütler, derin devlet vs. tarzı akademik çalışmaların olduğu kitapları okumayı seviyorum.. yani elimde Francis Fukuyama gören kişilerin beni siyasalda okuyorum zannetmesi ve okuduğum bölümü söyledikten sonra yüzlerinin aldığı ŞU şekli görmek paha biçilemez bir duygu..
3) uyurken konuşurum.. ama öyle mırıldanma falan değil.. böyle bildiğin gözlerimi açıp yatakta oturup her bi bişeyden konuşmuşluğum vardır yani.. bigün ben yine lisedeykene annem üstümü örtmek için yanıma gelmiş, sağolsun tutar arada anne damarı.. annem üstümü örtüp tam kapıdan çıkarken "piştt gelsene bi" diye yanıma kadar çağırmışım sonra "kimse benim kağıdımdan kopya çekemez" diye bi tokat at sen anneme.. peki ben bunu nasıl öğrendim sabahleyin annemin "rüya bile olsa kimse anneye vuramaz" tokadıyla.. (bizim ailede şiddetli bi geçim olayı söz konusu :)) ne çok dayak anısı anlattım la )
4) hep ilginç fikirler aklıma tuvaletteyken gelir.. hatta ödüllü bir çizimimi tuvalette tamamlamışlığım vardır..
5) takip edilme ve pc'mden çeşitli bilgilerimin, çizimlerimin çalınacağı paranoyası ile yaşayan birisiyim..
6) tuvalette sıçarken öksürüğü ile şıçma ve ıkınma sesini kapatanlara ifrit olduğum kadar başka hiç birşeye sinir olmam.. en rahat ve kendim olduğum andır o sıçma anı.. hiç çekinmem aman sesi çok çıkmışmış, aman kokmuşmuş..
7) abimi kaybettikten beri hiç ağlamadım desem yeridir. deliliğim ve kahkahalarım tek sığınağım..
8)platform topuklu ayakkabılarla 1500 m. koşusuna katılabilir, uzun atlama yapabilir, gülle fırlatabilirim.. çok rahatımdır 12 puntluk ayakkabılarla.. ama babet yada spor ayakkabı giydiğimde yeri öpme başarım kadar hiç birşeyde başarılı olmamışımdır..
9) yere düştüğümde " ne gülmüyonuz lan çok komik düştüm ki, kıçımın büyüklüğü yüzünden düştüm ki, gülsenize" diye etrafımdakileri silah zoruyla güldürecek kadar kendi kıçıyla ve sakarlığıyla dalga geçebilecek bir adamım..
10) ışık hızından daha hızlı bir şekilde insanlarla kaynaşır ve aynı hızlada soğuyabilirim.. "merhaba ben Arya" diye yavşak yavşak yanaşıp 2 dk. sonra "sağdan sağdan siktir olup gidebilirsin güzelim" deme kapasitesine sahibim..
11)Argonun bir veli nimet olduğuna inanırım.. temiz insanın içinde pis bir şey durmazmış hayat felsefemdir.. ağzım ile beynim arasındaki mesafenin kısalığını kullanarak fazla düşünmeden konuşurum.. sonrasında da kırdım mı acaba, üzüldü mü acaba diye heçççç düşünmem.. 
****
şimdi gelelim Mathilda'm'ın sorularına...
1)kin tutar mısınız??
tutmam çünkü çok unutkanım.. yani kimin bana nasıl kazık attığını unutabilecek kadar unutkanım..
2)başlarda nefret ettiğiniz şeylere sonra da aynı istikrarda devam eder misiniz?
hayır etmem.. yaşım ilerledikçe nefret edilecek daha güzel ve yeni şeyler bulurum çünkü.. 
3) En sevdiğiniz yemeğiniz? 
Patates kızartması, spagetti.. hemide ketçaplı mayonezliiiiii.. büyümedim ki ben hala...
4)bana korkunçlu bi anınızı anlatın hadi..
bi gün ananemin evindeyiz.. dedem yeni vefat etmiş ben daha küçüküm ama ortaokul filan.. ananemin evi 2 katlı.. evde sadece 2miz varız.. ananem muhtemelen eğlence olsun diye beni yanında tutuyo bende ders çalışmadan kaytaracam diye muhtemelen onda kalıyorum.. sonra ananem dış kapıyı kilitlememi söyledi bende aşağı kata indim.. kilitledim.. yukarı çıkıcam birden elektrikler gitti.. ananeeee diye sesleniyorum ses yok ananeee diyok çıt yok.. bi ara böyle korku filmlerindeki o kapı gıcırdamaları gibi bi ses geldi ve bişey beni patttt diye yere düşürdü ve boynuma sarıldı.. ben bi çığlık bi çığlık bi bağırmaaa.. kalpten gidecem ama.. sonra birden elektrikler geldi bi baktım ananem üstümde.. meğer elektrikler kesilince kadıncağız aşağıya yanıma inip mum bulacakmış ama o sırada merdivende ayağı takılıp üstüme yuvarlanmış elindeki çakmağı düşürünce onu aramak içinde boynumun olduğu bölgeyi yokluyomuş.. ama ben dedem geldi ve senelerin acısını çıkarıyo benden sandıydım :)))
5)hayaliniz tüm ayrıntıları ile ama.
ileride öyle iyi bi modacı olayım herkes benden söz etsin gibi şeylerim yok.. ben kişiye özel çalışmalar yapmak istiyorum.. ama bu çalışmalar şöyle olacak biri benden kıyafet mi tasarlamamı istedi donundan tutunda ayakkabısına kadar, takılarına kadar ben tasarlayacam.. gündelik kıyafette olabilir bu özel bir kıyafette hiç fark yapmaz (ücrette anlaşırız sonra.. ayağınız alışsın size bi kıyak geçerim :)) ) sonra bide kendi gelinliğimi kendim tasarlayıp dikmek istiyorum.. tabi beni alacak adamı bulabilirsem.. studyo bi dairede oturmak istiyorum.. öyle kocaman hangar gibi olanlardan değil.. orta hallice bişiy. ee tükkanı yeni açtık müşteriler yeni kiraya o kadar veremem ama dimi.. .ŞÖYLEBÖYLE ya da ahanda BÖYLE bir evde oturmak istiyorum.. tekil yada kapıl takılıyoken bu şekilde bir evde oturabilirim(z). çoluk çocuk torun torba sahibi olduğumuzda düşünürüz artıkın nasıl bi evde oturacağımızı..sonra benim erkekim olacak erkek hakkında vakti zamanında ŞÖYLE bi yazı yazmış idüm bu hislerim hala geçerlidir.. bide mümkünse bu prensim fotoğrafçı olsun yaa.. evet istiyorum bir Beyaz Kawasakili Siyah Kasklı Fotoğrafçı bir prens.. fotoğrafçıların bakış açılarını her zaman çok farklı bulmuşumdur.. farklı bir muhakeme özellikleri var.. 2 kız çocuğu istiyorum.. atölyeme camdan bir oda kuracam hep yanımda olacak bıldırcınlarım.. Kayra ve Kayla olacak isimleri..sanırım şimdilik bunlar hayallerim..(uzatırsam bu mim hiç bitmeyecek)
6) yıllar geçsede evirip çevirip dinleyeceğiniz şarkı
DBSK-Bolero (üzerine MİROTİC'i bile tanımam abi)
7)Mesleğiniz ne?
sürüm sürüm sürünen, stajı bitse ödevleri bitmeyen, ödevleri bitse makaleleri bitmeyen, onlarda bitse çizimleri bitmeyen, bide üstüne üstlük her dönem jüri karşısında kıçından terler damlayana kadar stres yaşayan, sene sonuna koleksiyon hazırlayacam derken aynı zamanda dergide fotoğrafçılık yapan kendi halince modadan bi bok anlamayan bir Moda Tasarım öğrencisiyim.. 
8) Şu olmadan ölmiyim lan dediğiniz bişiy?
yucun'un dudaklarını sömürmeden, Eric'in kaslı döşü gılsız göğsüne kafamı gömmeden, bir Shinhwa konserine gitmeden, G. Kore'deki tüüüümmm kız grupları K. Kore'ye göçmeden, bi Candice benim tasarladığım donu sütyeni giymeden bide Allah rızası için 2 senedir hasret kaldığım adam akıllı bir tatil yapmadan ölmiyim lan ben.
9)sizi bizim aleme ne düşürdü? nasıl geldiniz bu hale? (keypapı şey etmiş mathi)
sınıfımda çok kıl olduğum öğretmen yalakası sikko bi kız vardı.. hiç bişeyden hazetmezdi.. Koreye kıl olurdu.. bunun Kore hayranı ama kendisi gibi sikko ve kaşargiller sınıfından arkadaşları vardı.. onlar seviyo ya buda kıl olacak ya.. sevmiyom çok gerizekalılar bilmem ne derdi.. bende dedim bu kız sevmiyosa kesin bu korede bişiy vardır bi el atam bakam şu ülkeye.. sonra bi girdim dahada çıkmışlığım yok...
10)Samimiyetinin götlük olduğuna inandığınız idoller?
benim Yucun sevgimi herkescikler bilir.. çok kişiyi asmışlığım, kesmişliğim, parça pinçik etmişliğim vardır kendisi uğruna.. yani osursa cennet kokusu mis diye hüpp diye içime çekerim o derece ama nedense hayranları ile ilgili söylediği "siz olmasaydınız olmazdım" laflarına zerre kadar inanmıyorum.. özellikle şu videoları izledikten sonra.. önce BUNU izleyin.. bu videoda bi bok yok sadece bi fan hediyesini giymiş.. ama sonraki video için bi işaret.. sonrada ŞUNU.. cecung'un önünden giden zatı muhteremin kendisi.. çığlıkların arttığı anda şlakkk diye tokat sesini duyacak ve göreceksiniz.. tamam kimbilir o kaşar o anda ne yapmıştır, ne söylemiştir yada pipisine mi dokundu bilmiyorum ama her ne olursa olsun hiç ama hiç kimse hele ki bir kadın bunu haketmez.. bir videoda da ki onu bulamadım hayranlarının kendilerine bağırmalarıyla dalga geçiyodu.. bu yüzden yucun'u özellikle bu konuda asla samimi bulmam.. ama gerçi bana böyle söyleyen hiçbir idol samimi gelmiyo ki zaten.. hepsi bokum gibi sallıyo valla.. ben bu konuda bir tek Shinhwa'yı samimi buluyorum çünkü onlar hayranlarına asla böyle şeyler söylemiyolar hatta bir dönem Dongwan grubun en popüler ismiyken "hayranlarımızın hayatlarından sorumlu değiliz" gibi gayet mesafeli bir açıklama yapmış ki o gün bugündür hayranlarıyla aralarında mesafe vardır.. öyle yapış yapış cümleler asla kurmazlar hayranları için.. (ne dertliymişim haa bu konuda amma uzun cümle yazdım..)
11)veee sana bi şarkııııııı...
seni yeni tanımama rağmen gerçekten çok sevdim bu yüzden gerçekten çok gönülden gelerek bu şarkıyı armağan edesim var sağa...
(dalga geçtiğimi zannetme ben gerçekten Fatih Ürek hayranıyımdır.. çok severim, çok samimi bulurum kendisini...Allah canlı canlı izlemeyi nasip etsin...)
**** 
sıra geldi benim sahaya süreceğim muhteşem 11'lime...
1)benim hakkımda ne düşünüyorsunuz? (komik, sevimli, şeker cevapları kabul edilmeyecektir litfen gerçekten ne düşündüğünüzü yazın.. kolay kolay kırılıp darılmam...)
2)benim yazılarımda sizi en rahatsız eden şey ne??
3)neden sevgili günlük?
4)günün birinde o ölüp dirilip ağzınızın suyunu akıtan herüfünüz, oppanız, acuşiniz, idolünüz, biskolatanız yada adı her neyse karşılaştınız.. ve ilk bakışta sizden deli gibi etkilendi.. dediki benimle 1 gece ******** annadınız.. cevabınız ne olurdu??? (bu soruyu hep sormak istemişimdir yeaa)
5)şıklık mı rahatlık mı sizin için daha önemli?
6)sabah gözünüzü ilk açtığınızda karşınızda göreceğiniz ilk şey ne olursa mutluluktan ölürsünüz???
7)siz deli bir fansınız.. ama hani gözü dönmüşgillerden.. o deli gibi takip edip kapısında yatangillerdensiniz.. fanı olduğunuz herifin evine bigün gizlice girdiniz.. neyini çalardınız???
8)görünmez olsanız ilk yapacağınız şey nedir?
9)en yakın arkadaşınız ödevinizi yada dönem sonu projenizin içne sıçtı bi şekilde tepkiniz ne olurdu?
10)keypap aleminde size en çekici gelen "helal lan herifle ne iyi ***** yapıyo" dediğiniz ve "ulan bunu yapmasanız ölürsünüz dimi" diye en itici gelen şeyler ne?
11)günün birinde beyaz atlı prensinizi buldunuz.. o size deliler gibi aşık sizde ona.. kelebekler uçuşuyo midenizde, bağırsaklarınızda, safranızda.. sonra birden bire o EROS'un dünya şubesi olan sevgilinizin biseksüel olduğunu öğreniyosunuz.. yani gözü her an bir kadına ya da erkeğe kayabilir.. öğrendiğinizde tepkiniz ne olurdu?
*** 
öğretmen olsam çok pis kazıklı sorular hazırlarmışım ki ben... ama bi an kendi sorularıma cvp veresim geldi yauu ^^
neyse gelelim şimdi bu nurtopu mimi paslamaya.... hımsss kimler kaldı küü.. yeni gözdem GLİKOZA'ya, tembelgillerin sınıf başkanı ŞEYMSOMETHING'e ve son olarak daimi küçüğümüz miniciğimiz ŞAHİKA'ya paslıyorum.. 

özet: bu destanı okuyana Allah sabır versin gari.. 
haydin öbüldünüz gıdıktan

GÖZDEN NEDEN KAÇMIŞ Kİ BU FAİTH

$
0
0
    Bu ara işlerin yoğunluğundan pek nette aktif olamasam da iş stresinin ardından yorgunluğa birebir gelen kdrama izlemeye tam gaz devam ediyorum.Yazmak istediğim çok fazla dizi birikti.Aslında hepsini uzun uzun yazmaya gerek var mı bilemesem de cinnetciğimin sende kalmasın paylaş sözüne uyuyor ve yeni bitirdiğim dizimi yazmaya başlıyorum.
     Açıkçası ben aslında BOF ta bile Lee Min Ho değilde Kim Bum, Kim Hyun Jung sevmiş birisiyim.Öyle Lee Min Ho diye ölmesem de bu çocuğun çektiği dizilerde iş var hepsi izlenmeli diyorum(BOF öncesi acemiliğinde çektiklerini bilemiycem gerçi).Hele ki dizi aksiyonsa daha da bir izlenesi oluyor.Adamda boy pos var ve aksiyon tarzı gerçekten çok yakışıyor.''Aksiyonun üzerine birde tarih eklenirse ne olur?'' sorusunun cevabı benim için çok şukela bir şey olur.Böylesi bir uzun girizgahtan sonra anlayacağınız üzere tarihi ve aksiyon dolu bir dizi faith.


   Konumuzu özetleyecek olursak Dr. Yoo Eun Soo genel cerrahide işin zorluğu çok para yok diye estetik cerrahiye geçmiş bir doktordur.Bir gün katıldığı bir konferansa bambaşka birinin gelmesi ve onu zorla götürmesiyle zamanda yolculuk yapmış ve hayatı değişmiştir(evet bi zaman atlama olayı var bu konudaki görüşümü sonra yazıcam bknz ilerleyen satırlar).Choi Young Yuan egemenliği altındaki Goryeo da muhafızdır ve Yuan egemenliğinde kukladan farksız Goryeo krallarının hayatını korumakla görevlidir.Yeni kralı Goryeo'ya getirirken saldırı düzenlenmesi sonucu Yuan prensesi olan kraliçe yaralanır.Kraliçenin ölmesi egemenlik altındaki göstermelik krallığın bitmesine sebep olacağından ulu hekimi getirmek için cennet kapısından geçme görevini üstlenen Choi Young bilinmeyen bir zamana gidip bulduğu hekimi getirir.Cennetten getirdiği hekim ve diğer krallara hiç benzemeyen kral Gong Min sayesinde hayata dair beklentileri değişecektir.
   Beni okuyanların bildiği üzere kitabi tanıtım yapmayı çok sevmiyorum.Dizi tanıtmaktan çok hakkında konuşmayı sevdiğimden bol SPOİLER lı kendi görüşlerim kısmına geçiyorum.
   Malum bir ara zaman yolculukları moda olmuştu ve Faith dizisi de o ara çıkmıştı.Bende fazlasıyla öyle dizi izlediğim için faithi göz ardı etmiştim.Ancak zaman atlama olayını en iyi kurgulayan dizi kesinlikle faith olmuş.Çünkü olay bilinmeyen reankarnasyon ya da tılsımlara değil bildiğiniz fizik kanunlarına dayanıyor.Zaman tüneli var belli zaman aralıklarında belli koordinatlar da ortaya çıkıyor.Birde şöyle bir güzellik varki dr. jin misali imkansızı başarmıyor doktorumuz.Adamın kafasına bakıp beyin kanması geçiriyor deyip ameliyat için çivi çakmıyor.Tam tersine başlarda malzemem yok bir şey yapamam diye dolaşıyor ortalıkta.Yanında getirdiği malzemelerle bile ameliyat yaptığında bile enfeksiyon vs olaylarını işlemişler ki bu kaçınılmaz olması sebebiyle daha gerçekçi olmuş.
   Dizinin bir diğer güzel yanı abartılı haller bile(Choi Young'un elektrik kullanması nağmezen, alevzen vs) senaryoya iyi yedirilmiş.Bunu nasıl ifade edeceğimi bilemesem de diziyi izleyince anlayacaksınız ki aslında bunlar imkansız ama dizide sırıtmıyor.
    Dizinin daha doğrusu senaryonun en güzel yanı ise geleceği bilen ve hastalıkları bu kadar iyi çözen birisini kimsenin bırakmak istememesi olayı.Düşünsenize zamanın çok üstünde bilgi sahibi birisini hangi otorite istemez ki.Dizinin en başından sonuna kadar herkes Eun Soo'nun peşinde koştu ve bence bu kaçınılmazdı.
   Bu arada kralın karakterli duruşunu ve kraliçeyle bambaşka olan aşklarını çok beğenmiş olsam da insan kralı o kadar kısa mı seçer ya.Tamam oyunculuğu fena değildi falan ama dizideki herkes mi uzun olur adamdan ya.Kesinlikle bir kral duruşu olsa da o azameti boyundan dolayı hiç hissettiremedi bana.Hele ki Lee Min Ho gibi boyunun posunun maşallahı olan bir rol arkadaşı olunca yazık olmuş Ryu Deok Hwana.Bu konuda hata yapmış olsalar da muhafızlar konusundaki oyuncu seçimleri çok iyiydi.Benim şahsen tarihi dizileri izlerken çok takıldığım bir konudur bu.Bit kadar çelimsiz asker mi olur diye.Lee Min Ho'ya komutanlık ne kadar yakışmışsa askerlerine de muhafızlık o kadar yakışmış.Hepsinde bir endam bir heybet sormayın gitsin :P Konu askerlere gelmişken bu konuda da çok başarılıydı senarist.Hiç birinin özel hayatta nasıl birisi olduğunu bize göstermedi ama küçük sahnelerle ne kadar erdemli olduklarını anladık.Ve hemen ardından ölmeleriyle gerçekten acılarını yaşadık.Dozajı çok iyi ayarlamış senariste selam olsun.
    Diziyi izler izlemek yazmakta çok iyi bir şey değilmiş.Yazdıkça yazası geliyormuş insanın.Bu yüzden çok uzatmayacağım ve diyeceğim ki kostümleri, oyunculukları, dövüş sahneleri, konusu, senaryosu vs iyi bir diziydi izleyin.Şahsen benim enlerim arasına girmedi ama izlediğime de asla pişman olmayacağım kaliteli bir yapımdı.Diziyi tavsiye ediyor ve Lee Min Ho'ya yeni dizini bekliyoruz mesajı veriyorum ve görsellere geçiyorum :)


    
Bu arada söylemiş miydim kız çok eğlenceli çok tatlı bir şeydi yahu.Ayrıca öyle salak salak hareketleride olmadı pek.Sevdim doğrusu.







    Bu halinide dayanamayıp koydum...Çok etkileyiciydiler bu sahnede yahu.Kıyafetlerde yakışmış yani ;)
    Not: Google amcadan faith repliklerini aratsamda çıkan her şeyin yeppudaa'dan olduğunu biliyorum ve emekleri için teşekkür ediyorum.

BİR KÜLKEDİSİ MASALI BRİLLİANT LEGACY

$
0
0
   İsmini hiç duymadığım, bir arkadaşımın bende dizi var deyip hard diskime attığı öylesine izlediğim bir dizi brilliant legacy.İngilizcesi bana zor geldiğinden ve anlamının öneminden dolayı türkçesini de söyleyeyim hemen ışıltılı miras.Külkedisi masalını bilmeyen yoktur sanırım.Bunun dizisini çeksek nasıl olurdu sorusunun cevabı bu dizi.

   Konusunu kısaca özetleyecek olursak Eun Song hayat dolu ve mutlu bir kızdır.Çok sevdiği bir babası, otistik bir kardeşi iyi bir üvey annesi, yaşıtı olan güzel bir üvey kız kardeşi ve yeterince çok parası vardır.Amerika da okumakta olan Eun Song ailesini ziyarete gelir.Uçakta valizi Sun Woo Hwan'ın valiziyle karışır.Sun Woo Hwan tam manasıyla bir zengin züppedir.Ailesiyle arası iyi değildir ve hiç bir sorumluluk almayan parasıyla övünen diğer insanları hakir gören bir tiptir.Babasına aldığı hediyelr valizinde olduğu için Sun Woo Hwan ile buluşmaya çalışan Eun Song SWH'nın zorbalıklarıyla uğraşırken hayatı değişir.Aniden babasını kaybeden ve aslında iflas ettiklerini öğrenen Eun Song üvey annesinin kapı dışarı etmesiyle otistik kardeşiyle birlikte çok zor durumda kalır.Daha sonra kardeşinide kaybeden Eun Song'un hayattaki tek amacı kardeşini bulmaktır.Kardeşi sebebiyle şefkat gösterdiği büyükanne sayesinde işe başlayan ve büyükannenin villasına taşınan Eun Song'un kardeşini bulması için tek varis olan Sun Woo Hwan ile aynı evde yaşaması ve pek çok zorluğa katlanması gerekmektedir.Üstüne üstlük üvey kızkardeşinin Sun Woo Hwan ile evlilik planına engel olmamak için gerçekleri saklamak zorundadır.


   Yazımın bundan sonrasında her zamanki gibi SPOİLER dolu kendi değerlendirmeme geçeceğim.Diziyi izlerken sık sık külkedisini ansanız da anlayacağınız üzere biraz dram bir dizi brilliant legacy. Başına gelmedik kalmayan Eun Song'u izlerken pozitifliğine, güçlü duruşuna hayran oluyorsunuz.Han Hyo Joo zaten çok sevdiğim bir oyuncu.Oynadığı karakterin ona çok yakıştığını düşünüyorum.Kardeşini aramaktan bitap düşse de onu bulduğunda zorlanmamak için çalışmaya devam edişi, onu bulacağına olan ümidini kaybetmeyişi çok güzeldi.Ama Lee Seung gi konusunda daha doğrusu oynadığı karakter konusunda önceleri hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.Zengin şımarık çocukların hep tatlı bir tarafı vardır ya o yoktu bu dizide.Resmen sinirden deli ediyordu karakter beni.Hiç mi iyi bir şey yapmaz insan şu dünyada.Ama daha sonra karakteri biraz daha aydınlattıklarında kendinden ve hayattan nefret eden birinin şirinlik yapamayacağı daha mantıklı gelmeye başladı bana.Yıllarca zengin züppe olarak yaşamış birinin değişimi öyle bir anda olmazdı, zaman lazımdı.Senarist bu konuda olayları yavaş yavaş hallederek iyi çözümledi bence.Gerçi böyle olunca da dizi fazla uzun oldu ya neyse :P Yaptığınız basit zorbalıkların birisinin hayatını mahvetmesi ve bundan duyulan pişmanlıklar falan iyi kurgulanmıştı.Tam yelkenler suya indirilmişken tekrar kafa karışıklıkları şüpheler tereddütler vs senaristi baya uğraştırmış sanırım ama değmiş.
   Sonuçta bir modern külkedisi masalı izlemek isterseniz tavsiye ederim diziyi.Ne çok mükemmel bir diziydi diyebilirsiniz ne de kötü.Ben şahsen özellikle oyuncuları için başladım diziye ama izlemeye başlayınca baya da sardı beni.Bu arada esas oyuncular için başlamış olsamda diziye nice guy daki Moon Chae Won'u görünce şaşırdım baya.Böyle hanım hanımcık ama içten kötü karakteri bile çok iyi oynamış ama psikopat eğilimli halleri daha iyiydi bence.
  Not: Lee Seun Gi ve Han Hyo Joo'yu izlemek her türlü güzel olsa da bir romantik komedide görmeyi çok isterdim doğrusu.

Tanıtım için bu tarz çok neşeli fotoğraflar çekmişler ama ben dizide hiç öyle bir neşe göremedim yani...Afişçileri falan başarısızmış bence...

İkisininde geri adım atmadan tartışmaları halleri çok iyiydi ya.
Han Hyo Joo zaten çok güzel bir kız ama bu dizideki tarzı o kadar güzeldi ki...Her giydiği ayrı bir yakışmıştı ama bulamadım ki resmini koysam ://Dizi boyunca doğru dürüst hiç etek giymedi uzun gömlekler, kotlar falan çok şekerdi.Bir kez süslendi püslendi ki zaten esas oğlumuz ne olduğunu şaşırdı :D
Sonuçta ben zevkle izledim tavsiye ederim.Sanırım zaten çok reyting almış bir diziymiş zamanında.İyi seyirler.

BU GÜNE KADAR İZLEDİĞİM EN KLAS KORE DİZİSİ

$
0
0
  Kore alemine dalışım kore dizileri sayesindedir.Pek çok insan kore dizilerini çok fazla izleyince sıkılıp vazgeçse kpopa dalsa da benim için hala daha diziler ön planda.Bağımlılık yapmış resmen saf salak aşklarını izlemeye doyamıyorum.Ancak bir dizi izledim ki bence çok çok çok iyiydi.Senaryosu üzerinde çok çalışılmış olduğu belli.Ayrıca çekim teknikleri açıları falan on numara beş yıldız.Şahsi adıma şiddetle tavisye ettiğim bir dizi white christmas.
   Konusunu kısaca anlatacak olursak korenin en başarılı lisesi olan Susin lisesindeki öğrenciler 24 saatin 18 saatini ders ve etütlerle geçirmektedir.Dağ başında kurulan bu yatılı okulda dışarıdaki her türlü aktivite yasaktır. Buradan mezun öğrenciler üniversiteye direk alınmaktadır.Ülke çapında en başarılı öğrencilerin eğitim aldığı bu okulda yılda tek bir tatil vardır 8 günlük noel arafesi tatili.Bu tatil süresince tüm öğrenciler ve personel okuldan ayrıldığı için okul bomboştur.Okulun çalışkan öğrencisi Park Moo Yul aldığı ölüm tehdidi içeren gizemli mektup yüzünden okulda kalmaya karar verir.Okulda kalanlardan birisi ölecektir.Park Moo Yul dışında 6 öğrenci ve bir öğretmen daha kalır.

   Şu haliyle bile çok ilginç bir konusu olduğunun farkındayım :). Karakterlerimize gelirsek(normalde böyle tanıtım yapmadığımın farkındayım ama kişiler önemli;)).
    Park Moo Yul: Okulun en çalışkan öğrencilerinden birisi.Herkesin sevdiği(saydığı desek daha doğru olabilir) güvendiği bir kişilik. Choi Ji Hoon'un arkasında kalmış olmaktan rahatsız.O yüzden gruba liderlik yapmakta.Katilimizin tabiriyle grubun lideri.

   Choi Ji Hoon: Doğuştan deha. Okulda kalma sebebi çözmeye çalıştığı fizik teoremi.Çoğu şeye karşı ilgisiz, duyarsız. Etrafındakileri önemsemiyor. Fazla zeki olduğu için olayları çözmekte çok iyi.Katilimiz kendisine grubun  yeteneklisi diyor.Ve benim dizideki favori karakterim.''Galp Galp :)'' İnanılmaz karizmatikti yaa ;)  Duruşu bile asil yahu..
 


    Jo Young Jae: Takma adı veba. Etrafına zorbalık eden birisi.Fiziksel yapısı çok güçlü ama karakteri için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
   Yang Kang Mo: İşitme engelli.Lakabı kameraman.
   Yoon Soo:Lakabı melek.Çünkü ailesi çok zengin ve okula ciddi yatırım yapmışlar.Psikolojik sorunları var.
   Lee Jae Kyu:Okula sonradan gelen bir öğrenci.Sessiz sakin ve uyumlu.
   Yoo Eun Sung: Grubumuzun tek kızı.Merak etmeyin bu kız genel kore dizilerindeki gibi mallık yapan çıt kırıldım bir şey değil.Boşuna bu lisede okumuyor ;) Gayet zeki bir kız.Ancak psikolojik sorunları var.O yüzden katil grubun sorunlusu diyor.
  Yoon Jung Il: Beden eğitimi öğretmeni.Dereceli bir judocu.
  Birde sonradan dahil olanlar var tabi.
  Kang Mi Reu: Lakabı deli Mi Reu. Okulada ki tüm çılgınlıkları yapan kişi. Bungee jumping, kayak sörf ne  kadar macera arasanız var bu çocukta.Zaten saçlarından belli kırmızı :)
  Kim Yo Han: Geçirdiği trafik kazası sonucu okula sığınan psikiyatris.
  Dizinin başında hep katili arıyorsunuz.Mektuptan anlam çıkartmaya çalışıyorsunuz.Ama katili bulmakla iş çözülmüyor.Bu defa da çok ilginç felsefelerde buluyorsunuz kendinizi.Tatil 8 gün bölüm sayısıda 8.Yani olaylar hiç ağda kıvamını almıyor.Senarist her şeyi tadında bırakmış.Oyuncularda gayet iyi oynamış doğrusu.Birde dizideki okulun mimarisini çok beğendim.Mekan seçimi için ayrıca kutluyorum yönetmeni.
  Diziden maksimıum derecede zevk almanız için yazının burdan sonrasını okumayın efendim.Zaten kısacık olan diziyi bitirip öyle gelin devamını okuyun :).Anladığınız üzere SPOİLER söz konusu ;)


   Mademki okumakta ısrarcısınız benden günah gitti :)
   Dizideki felsefe yapılan konuşmaları aşırı çok sevdim.Misal katil namcanın bir zebra hikayesi var ki beni benden aldı.Ayrıca bir canavar doğar mı yaratılır mı felsefesini ve bu felsefe üzerinde gelişen olaylar örgüsü çok hoştu.
    Senaristin kendimiz yorumlayalım diye bazı konuların ucunu açık bırakması olayıda çok hoştu bence.Mesela Eun Sung'un derdi neydi hiç açıklamadılar.Benim teorim annesinin sevgilisi tarafından tacize uğraması annesinin bunu görmezden gelmesin şeklinde.Yine sorunlu karakterlerden Young Jae'nin derdi küçükken gördüğü baskı şiddet olsa gerek.Ama bize tam olarak net bir şekilde aktarılmadı bunlar.
   Ji Hoon'un daha ilk baştan öğretmenin anlattığı hikayeye verdiği mantıklı tepkiden başlayıp sona kadarki hallerinin hepsine bittim.Bu karakterin bana düşündürdüğü bir fikir var Ainstein o tipsizliğiyle gelip evlenme teklif etse kabul ederim ben.Zekaya karşı aşırı zaafım var.Zeka üstüne bir de böylesi karizmayı izlemelere doyamadım.
   Öğretmenin çok pasif kaldığını düşünüyorum.Gerçi profesyonel judocu varken katil namcanın herkesi rehin alması mantıklı olmazdı ama yazık yani öğretmene de doğru dürüst hiç gözükmedi.
   Sonradan gelen kızın donuk bakışlarını çok beğendim.Resmen içinden şeytan çıkacak gibi bir izlenim veriyordu adama.
   Vee çoğu kore dizisinin yapmadığı hatayı yapmayıp düzgün bir final yapması açısından da diziyi çok beğendim.
  Spoiler uyarısına rağmen burayı okuyan kişiler ee hiç spoiler olmadı bu ne diyebilir ama bu diziyi kesinlikle spoilersız izlemek gerektiğinden konuyu iyice açmak içimden gelmedi.Sade ve sadece psikoloji, gerilim tarzı şeyler seviyorsanız mutlaka izleyin diyorum.İyi seyirler.


Not: Bu diziye sayemde başlayanlardan bir yorum istiyorum artık...Böyle güzel dizi tavsiye etmişim o kadarını yaparsnız heralde  ;))
 

SEVGİLİ GÜNLÜĞÜN ANTİLERİYLE SAVAŞI (ağzımızın bağının çözüldüğü bir yazı)

$
0
0
sevgili günlüğün gıdığı öbülesiceleri.. daha önce yazdığımız pek çok yazımızda iyi ve kötü yorumlarınızla bizlere destek oldunuz.. çoğunuz yanımızda olsa da bazı yazılarımız yüzünden hatırı sayılır bi anti kitleside kazandık.. bizler her zaman burası bizim çöplüğümüz ve istediğimiz gibi horoz öttürürüz felsefesini gütmüş olmamıza rağmen çoğu zaman bize yönletilen çirkin yorumları sizlerle paylaşmadık.. paylaşabilir miydik?? yes ov kors.. ancak "hadi millet daha fazla kaşınmasın zaten yeteri kadar kaşıdık biz onları" diyerekten sessizliğimizi koruduk.. ancak geçenlerde öyle bişeyle karşılaştık ki meğer bizim bulok sanal alemde baya bi antiyede sahipmiş.. ve kendi özel sayfalarından mı diyim hesaplarından mı diyim bizim dedikodumuz yapılıyomuş..

yukarıda görmüş olduğunuz yazı ask.fm denilen ve genelde 15-16 yaş ergenlerinin sanal alemdeki eğlence mekanı olan bi yerde bir şahsı muhteremin kişisel hesabıdır.. her ne kadar arkadaş göt yorumlarla bizim yazımız ve bulokumuz hakkında yorum yürütsede biz yine özel hayata hürmeten arkadaşın nickini ve adını gizli tuttuk.. arkadaşa buradan seslenmek istiyorum vaktini ask.fm gibi yerlerde günde 400 soruyu cevaplayarak harcayacağına oturda 400 tane fen, sosyal, matematik çöz belki iyi bi lise neyim kazanırsında hayatın kurtulur.. belki sende ileride oppa manyakları dediğin bu 4 bulok yazarı gibi üniversite bitirir elin iş tutarda bi baltaya sap olursun.. 
şimdi bu arkadaşların çoğu bulok denilen şeyle henüz tanışmadıklarından biz kendilerine azıcık bi anlatalımda ayımayım aydınlansın cahil cühela kalmasın genjjlik..
blok: şahısların istedikleri ve ilgi alanları olan konularda paylaşım yaptıkları kendilerine özel alanlardır.. bu alanlarda blogger (hadi sizin anlayacağınız tabirle blokun yazarı) kendi sevdiği sevmediği şeyleri yazmakta özgürdür.. yani ne diyor burada yazar? istersem itin götüne sokarım istersem alır baş tacı yaparım kimseyi kaşındırmaz bu olay.. 
baktık bu arkadaş bulokumuzu kendi sayfasında bizden izinsiz bir şekilde linkimizi kullanarak burayı deşifre etmiş ve kaşınan bir sürü ergen bi günde 317 kez tıklamış yazımızı bizde madem kaşınmak istiyolar hep beraber kaşıyalım onları istedik..
işte kaşınan bir kaç anti sevgili günlükçü...



DELİ KIZ:  arkadaşın nicki zaten kendisinin ne kadar olgun olduğunu ele verir cinsten
CİNNET:  :D kore alemine BOF dizisi ile dalmış ss501 seven bi tip bu kesin
DELİ KIZ TRT yüzünden bunların hepsi
CİNNET:  madem birine oppacı diyosun adını düzgün bişi yap hacı yaa :)) jungmin nedir :/ kesin facebook profilinde de yaşadığı yer koredir 
ahaha fotoşopla yan yana fotoları bile vardır :D
DELİ KIZ:  eşi de jungmindir
CİNNET:  TRTye dava açalım olmazsa sizin yüzünüzden korkunç bi nesil oluşuyor diye
DELİ KIZ justinciler kendilerine ergen dedikleri için TRT'yi bi dilekçeyle kapattıracaklardı
bizde acaba böyle bi nesil oluşturduğu için bi dilekçe neyim mi versek
bide arkadaşın takip ettiği buloklar var ki takdire şayan du bakayım takip ettiği bir bulokun profilinde ne yazıyodu
CİNNET:  oppalarımız ve unnielerimiz için iyi şeyler yazmaya çalışacağım :P Tam olarak bu yazıyo..
DELİ KIZ:  canlarım yaa ne kadar cana yakınlar dimi şimdiki gençlik pek bi mevlana.. bide neresiyle koyacaksa bize "kodumun ergenleri" demiş
CİNNET:  ahh ahhh mevlana olsa utanırdı.. herkeste bi koyma sevdalısı oldu bu sıralar koyabilecek aleti var herhalde arkadaşın
DELİ KIZ:  biyoloji bilgileri sıfır..annem bak bir bayan olarak koyamazsın "sana koyulur" genelde biyolojik olarak
CİNNET:  kendinde olan şeyi pipi zannediyo olabilir ürkütmeden sende ''ondan'' yok mu desek napsak
DELİ KIZ:  nerden bilsinler kendisinkinin işlevini.. bunlar 18 yaş sınırına takıldığı için porno film falanda izleyemiyolardır
CİNNET:  ayyy yazık onlaraaa
DELİ KIZ:  gerçi izleselerde kardeş kardeş oyun oynadıklarını sanırlar la... bunlar hala leylek hikayesine de inanıyolardır haa
CİNNET:  oppası onu öpünce hamile de kalır bunlar.. olmadı bunlara bi gün aydınlatıcı bi yazı yazalım la :)) ayy o zamanda sapık insanlara maruz kalabiliriz vazgeçtim
DELİ KIZ:  korkarlar annem bunlar öyle şeylerden daha küçükler kızzzzz
CİNNET:  çok küçük olduklarını unutuyorum bir an bizim gibi yaşını başını almış insanlar zannediyorum
DELİ KIZ:  yok annem onlar daha kore'yi oppa cenneti zannedenler.bi koreli normal insan topluluğuna denk gelseler yıkıma uğrar depresyona girer lan bunlar "ama hani jungmin gibi bişiy bekliyodum ben.. koreli misiniz siz lağğn" diye
CİNNET:  kesin.. herkes jungmin gibi estetik namcası değil
DELİ KIZ:  lan bu jungminci tosba yeni yeni bu aleme daldığı için SS501'in dağıldığınıda bilmiyodur.. ürkütmeden söylesek mi ki ??
CİNNET:  ayyy duyunca depresyona girmesin,bunların birleşip türkiyeye konsere geleceğini de düşünüyolardır bunlar  :/
DELİ KIZ:  intiharda edebilir.. malum ergenlik döneminde intihar vakaları çok yaygın
çok sevdim bu muhabbeti.. bıraksalar 3 gün 3 gece bu tosbalar hakkında konuşabilirim..
2. yoruma geçelimmi Cinnetcim
CİNNET:  geçelim deli kızım
CİNNET:  ahahhaha bi ergen diyen daha
DELİ KIZ:  bu tosun'a da mail adresin elimde ve tüm umumi helaların kapısına yazılmak için bekliyor haberin olsun diyesim var haa.. indirigandici seniiiii...
CİNNET:  aklıma daha pis şeyler geliyor da kendimi tutuyorum beybi ergenle ergen olmamak lazım
DELİ KIZ:  bizde ergenlik yaşadık da ben  dönemlerde hiç böyle değildim laa.. millete laf atayım taptığım idolleri koruyayım.. yoktu yani öyle huylarım neyim
CİNNET: benimde yoktu
DELİ KIZ:  ne boş ne atraksiyonsuz bi ergenlik geçirmişiz laa
CİNNET:  bizimki normal aslında  biz minnoş bi ergenlik dönemi geçirmişiz la bu yeni neslin yediklerine içtiklerine ne katıyolarsa artık..
DELİ KIZ:  kore sever olmak için yaş sınırımı getirilse ne yapılsa bilemedim ki.. yoksa bu koreyi sevme olayını ösym sınavla falan mı yapsa acaba ki?? 


DELİ KIZ: bir kendine güvensiz adsız vakaası daha
CİNNET: Adsızlık çıktı mertlik bozuldu vallahi.adsız yazıp yorum yollamak bir dost deyip mektup yollamaya benzedi iyice
DELİ KIZ: keşke bloggerda ADSIZ yerine ÖZGÜVENSİZ yazsa
CİNNET: bak bu iyi fikirmiş
DELİ KIZ:bide hatun sana direk seslenmiş "sen görüyosan yeter" demiş, o zaman götün yiyosa adınla gelsene
CİNNET: hem özgüvensiz hem de hayran.. benim onun yorumunu okumam bile ona yetiyor bi de cevap yazsaydım mutluluktan havalara uçardı kesin
DELİ KIZ: :D
CİNNETbence gerizekalı beyinsiz kız onun nicki
DELİ KIZ: :D
CİNNET: alta geçip yazmayı unutmuş onu bilemedi.. keşke virgül felan koysaydı.. bi gün imla dersi de verek la bunlara yazık günah bilgisiz bi gençlik geliyor arkamızdan
DELİ KIZ: imla olayına girmemde zekalarını geliştirici besin takviyeleri neyim alsalar o bile yeter
CİNNET:bi gün çekiliş yapıp zeka geliştirici haplar felan mı dağıtsak bunlara ??
DELİ KIZ: çekiliş şart zira sayıları az değil yane
"oppa manyağı" demiş sana.. en çokta senin oppanın manyağıyız lan var mı ?
CİNNET: oppası ss501den biri bile olsa onun manyağı olucam çok manyağız biz hele de ben :P
off oppa deyince bi gözüm dönüyo ki
oppa olmasa yaşayamam
oppamı aldım koluma hadi yavrum git kendi yoluna
oppamdan başkası yalan
oppam gelmişş hoşgelmişş leyley limilimi leyyy..
ohh oppa gel bize bazı bazı
DELİ KIZ: bunun gibi birsürü kamyon arkası yazısı yazabiliriz aslında biz :)) baksan kendisi rüyasında oppası ile evleniyodur da bu... 
CİNNET: kesinnn...  hele suju hayranı felansa(ki öle bişi olsa snsd sevmezdi bana öle geliyo en azından) 13üylede öpüşüyordur..
DELİ KIZ: lan bu rüyasında oppasını görebilmek için kıçını bilerek açıkta da bırakıyodur
CİNNET: odasında oppasının afişi de vardır kesin
DELİ KIZ: "oppa" lafından "oppa kelimesinde nefret edenler" yüzünden daha çok nefret ettim resmen...
BU ARADA DUYURALIM BİZİ OPPA KESMİYO ARTIK ACUŞİ TAKILIYOK BİZ..
hayır bundan sonra oppayla gelmesinler bize..
CİNNET:yaniii ;)) biz acuşi seviyok.. zaten bunların oppa dedikleri de bize noona diyo
DELİ KIZ: :D
 4. yorum gelsin oynat uğurcum
DELİ KIZ: en çok buna güldüm
CİNNET: ayy bendee
DELİ KIZ: ama kabul etmeliyim ki yaratıcı bi yorum olmuş
CİNNET: bunu yazana göre ben 11 yaşındayım
DELİ KIZ: diğerleri gibi sikko değil
CİNNET: evet biraz düşünmüş bunu yazan 
DELİ KIZ: beyin hücreleri ancak buna kadar yetmiş.. muhtemelen bu espiriden sonra beyin hatları error vermiştir
CİNNET: bu yorumu çok düşünerek yazdığı belli olan arkadaşa sevdiğim koreli bayanları ve BEG fanlığımın olduğu yazıları okumasını öneriyorum Böylece tüm koreli bayan şarkıcılara tepkili olmadığımı görsün
DELİ KIZ: hangi kafadalar acep bunları yazarken.. yani o küçük beyin kıvrımlarından neler geçiyo
CİNNET: bunu asla bilemeyebiliriz aslında öle bi imkanımız olsa bunların bi gün ne düşündüklerini bilsek sonrada bir ergenin kafasında 1 gün diye yazı yazsak
uu beybii fikir patlaması yaşadım  
DELİ KIZ: :D :D
CİNNET: neyse bu kızceğiz yorum için çok düşündüğünden ona kıyak geçelim
DELİ KIZ: aslında dur laa güzel bi yazı konsepti buldun
CİNNET: lann deli kız vallahiii bi ergenin kafasında 1 gün diye yazı yazcam dur fikir geldi..
ahanda doluştular
DELİ KIZ:  bencede yaz çok güzel bi yazı la
5. yoruma geçelim madem

DELİ KIZ: oww çok sert
CİNNET: aynenn
DELİ KIZ: lan senin kafan fındık kadardır zevk bile vermez girerken.. bokum kıymetli benim senin gibi kafalara bulaştıramam kıymetlimi ben :))
CİNNET: ahah b*k derken kendini sansürlemiş, onu da benden görmüş zaten.bu da bi hayranım laa.. aslında hepsi bana hasta sadece yakınımda olamadıkları için bu sinirleri
DELİ KIZ: bencede gizliden bi hayranlık var zaten belkide bok derken en sevdiği yemekten neyim bahsediyodur
CİNNET:  bak bu çok mantıklı 
CİNNET: diğerine geçelim
DELİ KIZ: şu sıç bok diyene
CİNNET: a fırat mı o
DELİ KIZ: hee bak bu fıratın kafasında demek ki  :P  aynı espiriyi patlatmak ne demek yaa
CİNNET: kafamız aynı kızımm :D
DELİ KIZ: o zaman bu yorum yazana biz bi ad koyalım adsız ya ne de olsa.. fırat olsun bu.. nohut kafa fırat..
CİNNET: ahahah olsun

DELİ KIZ: peki fıratın yorumuna bakacak olursak zaten yeteri kadar yaşı ve kimliği ile alakalı bi ipucu veriyo bize.. açık açık "küçüğüm ben küçük" diyo
hiç bir dediğine katılmıyormuş.. canım yaaa sana kalbimizin en derininden sesleniyoruz bak "tınn tınn tınn" 
CİNNET:  ama bak özellikle snsdye katılmıyomuş.. daha bi miss A bi fx bi IU seven biri gelip küfür etmedi sadece snsd fanları yapıyo bunu.. araştırmak,derine inmek lazım
DELİ KIZ: biz o estetikleri yaptıramıyoruz canım çünkü daha altın orandan daha mükemmel oranlar keşfedilmedi :)
snsd'nin bazı fanları diyelim biz ona
çünkü bazılarına karşı sempati besliyorum
CİNNET: evet genellemeyelim arada aklı başında olanlar da var.. bu arada bu bezelye fırat da bizi erkek mi sanmış napmış
DELİ KIZ: sen git bi dünya laf et bize ama bok yerine b*k yazıp kibarlık yap.. olmadı ama
hiç samimi değil daha götü yemiyo bok yazmaya
CİNNET:  dedim yaa benim b*k yazışımı bile örnek alıyolar
DELİ KIZ: ablalarından kibarlık öğreniyolar desene
yalnız sen nasıl bir insansın peki diye sormuş.. çok merak ediyo seni du ben diyim
insan mı melek o melek
:)  :)
CİNNET: bu arada kafam değil kafamız yazmış demek ki iki kafası var bu bezelyenin 
DELİ KIZ: belki bi kafa yetmiyodur arkadaşa.. beyin kapasitesini tam randımanlı çalıştıramadığından..bir kaç kişiden ödünç aldığı kafalarla bu yorumu yazıyo olabilir..
DELİ KIZ: arkadaş senin kendini 4-4lük sandığın için bu karılara sardığını düşünüyo.. tee allam yaaa...4-4 lük değil 5-5liğiz biz mikemmeliz harikayız
CİNNET: ben 10-10luğum mükemmel üstüyüm uu beybiiii
DELİ KIZ: bak ben 5-5lik diyerek yine mütevazi davranmışım görüyomusun :D
bi sonraki yoruma geçelim
CİNNET:  neysek oyuz kızım mütevazi davranmayaa gerek yok :P
DELİ KIZ: bu arkadaşın mail adresini herkes not etsin bakem hep beraber kafamızı sokacaz buna
CİNNET: kız mı erkek mi bilemedim bunu ama bana hasta olmuş
DELİ KIZ: mynet ne laaa kullanılıyo mu o hala ?
CİNNET: kullanılıyo kullanılıyo
bu yoruma yazılcak fazla bişi yok aslında.her zamanki gibi beni merak eden bi hayranım var burada.
DELİ KIZ: fazla söze gerek yoksa şayet bir sonraki yoruma geçelim
CİNNET: geçelim uğurcum


DELİ KIZ: adı gamze 15 yaşında daha hayatının baharında bir ergendi birgün bir yazı okudu
ve tüm hayatı değişti
CİNNET: ahahahahah
DELİ KIZ: artık ergen damarları daha kabarık daha belirgin bi şekilde geziyor...
CİNNET: bunlara hiç terbiye vermemişler laa
DELİ KIZ: dönüp kendi götüne sokacakmışsın öyle demiş ama biyolojik olarak baya zor bi hareket tabi
CİNNET: ben onu beceremiyorum kendisi becerebiliyosa yapsa da görsek merak ettim :P 
yorumcu arkideş bi dönde götüne sok kafanı nasıl yapıosun merak ettik :P
DELİ KIZ: senden bi bok olamayacağınıda söylemiş
bak bu konuda haklı çünkü bizden bok olmaz olsa olsa mücevher neyim olur
CİNNET: ben pırlantayım zümrütüm değerliyim benden tabii bok olmaz ahanda bak gene aynı şeyi düşündük
DELİ KIZ: bize ergen diyen bir ergen vakası daha
CİNNET: yaşınıza bakın da konuşun azıcık anan olacak yaştayım ben minik kız
haa bi de mk yazmış kısaca .mına koyiyim demek o ama gel gör ki onu yapacak alet edevat yok sende cınım.bulursan da kendine sakla onu
aayyyy terbiyemi bozdular kızz
DELİ KIZ:  annem böyle cümleler kurmak istediğinde sen bana söyle ben kurarım senin yerine
malum edepsizliğimle ünlüyüm
CİNNET: kur deli kız tutmuyorum artık seni
hadi diğer yorumumuza geçelim artıkın
DELİ KIZ: hadi.. sanırım son şanslı pikaçu bu
hee bu önce böyle normal başlayıp sonradan cozutan yorum
CİNNET: evet o
ayy ben her estetik yapana karşı değilim ki insanlar bunu anlamıyor ben  doğal estetikten,kişiye uygun olanından yanayım ama gel gör ki herkesi aynı tornadan çıkmış gibi yapıyolar ya da abidik gubidik ağız burun yapıyolar o gözüne çirkin geliyo adamın.gençlik bunu anlayamıyo işte
CİNNET: bi dee seni tiye alan yok felan demiş ama bu yorumu yaparak beni fazlaca ciddiye aldığını göstermiş burada adsız şahıs
ulan şu yazının üstüne o kadar yazı yazdım/yazdık birini bile okumamışlar ayıp ayıp
DELİ KIZ: bu arkadaşlara yazı okumak götlerine zor geliyo resimlere bakıp bide başlığı okuyup çıkıyolar sonrada yazı hakkında yorum yapıyolar
CİNNET: gençlik işte bu yüzden bilgisiz
DELİ KIZ: o şarkıcıların bizi tiye alacaklarını düşündüğümüzü düşünmeleri ne kadar komik dimi
yani ben götümle gülüyorumda bu kafayı yaşayanlara
CİNNET: öyle çok insan var yaa
şimdi o kızlar ben bunları yazdım diye oturup ağlıyolar mesela
yazık onlara snsd kızları oturmuş cinnet bize bunu nasıl der biz ona hastayız halbuki diyorlar
DELİ KIZ: bide bunu öğrense kafalarını sana sokarlar demiş ben götüme öyle gereksiz şeyler sokturtmam ki
CİNNET: Ahahahahah kıçımız kıymetli bizim
****
yani hayatımdaki en nefret ettiğim şey kendimle övünmektir ama bu beyinsizleri gördükçe hay ben kendi beynimi seveyim nasıl da güzel çok şükür, nasıl da güzzel çalışıyo diyesim geliyo...
herkes bilir ki şu bulokta ağzı en bozuk olan benimdir ama Cinnete bile saygı sınırlarını zorlattınız ya helal olsun size...
bu yorumlardan sonra ne diyoruz Ç4 ekibi "size toptan kafamız girsin"
****
özet: yazıyı yazma sebebimiz ask.fm manyağının kişisel hesabını isteyen beri gelsin.. arkadaşın çok fazla boş vakti var belki ona sorular sormak istersiniz...
BU BİR CİNNET VE DELİ KIZ ORTAK PIRODAKŞINDIR...










THE CLIENT

$
0
0
Sevgili canolar maalesef bi süredir film/dizi izlemiyordum.Bunun bir nedeni netimin çok sorunlu olmasıydı.Şu an gene ufak sorunlar devam etse de nette takılabiliyorum en azından.Bu da bi şeydir de mi :)) Diğer bi nedeni ise kendimi Shinhwa Broadcast'e kaptırmamdır.Bu sıralar sadece Shinhwa programları izliyorum.Belki bir gün onlar hakkında da bir şeyler yazabilirim.Emin değilim,hiçbir şey için söz veremeyeceğim :P 
Neyse netimin biraz düzelmesi ve rüyamda bile shinhwa görüyorum hacı az mola vereyim dememle bugün(yazdığımda bugündü en azından :P) en sonunda film izleyecem ben yeaa deyip açtım Yeppudaa'yı.Gözüme orada The Client adlı film çarptı.Konusuna ve oyuncularına hiç bakmadan hoopp dedim indirdim filmi.Sonra aldım Şakir’i kucağıma,açtım The Client’ı,başladım izlemeye.

**Spoiler olabilir ama aslında değil**
Film en başta n'oluyo la öyle tepkisini vermeme neden oldu.Nedeni ise şuydu.Adamımız arabasıyla evin önüne geldi apartmanın önü polis arabaları,ambulans ve meraklı komşularla doluydu.Adamın adı Han Cheol Min(Jang Hyuk-Windstruck,Chuno,Midas,Tree With Deep Roots) bu arada ben ona Han diycem bundan sonra.Han elinde eşine aldığı hediyelerle bu insan kalabalığının arasından geçti ve evine kadar gitti.Evin içi polis kaynıyor ama bi tanesi bile buna sen kimsin hacı demiyor.Bu yatak odasına geçiyor yataktaki kanları görüyor vee o sırada polisin biri sen Han mısın?Evet o’sun o zaman al sana kelepçe deyip tutukluyor adamı.
Filmimizde bu sahne ile başlamış oluyor.Daha sonra bu Han onu savunması için avukat Kang’ı istiyor.Kang(Ha Jung Woo-The Chaser,The Yellow Sea,Nameless Gangster) önce oralı olmasa da sonunda kabul ediyor.Bu Han’ı hapse tıkmak isteyen bi de savcımız var bu arada.Onun adı da Ahn (Park Hee Soon- Gan-gi-nam) :P Lan resmen bi an onun adı aşk adlı şarkı geçti beynimden.Neyse...

Filmin bundan sonrası ise Kang’ın delil toplamaya çalışması,Ahn’ın engellemeleri(ki ilk başlarda sen ne karıştırıyosun hacı dedim ona),Han’ın donuk bakışları(donuk dediysek psikopat donukluğu) ve mahkeme sahneleri ile geçti.Normalde bilirsiniz ben sıkıldıysam filmi atlaya atlaya izlerim.Bu 2 saatlik filmde öyle bir teşebbüste hiç bulunmadım.O zaman ben hiç sıkılmamışım demektir :D

Filmi dediğim gibi oyuncularına ve konusuna bakmadan seçmiştim.Böyle olunca yorumlara felanda hiç bakmadım.İyi ki de bakmamışım diyorum belki o zaman bu kadar beğenmezdim.Bi de oyuncuları bilmeden filme başlayıp iki carişimin orada olduğunu görmek beni pek mutlu etti;hatta savcıyı da aldım hareme üçledim cariş sayısını :P

Aslında film size yaa ben bu konuyu biliyorum hissi veriyor.Ben ilk başlarda hımss ne olacak şimdi diye düşündüm ama sonrasında bütün olayı çözüp sadece nasıl yapacaklar bunu diye beklemeye başladım.Böyle dedim diye film kötü zannetmeyin.Sonucu tahmin etmeme rağmen gene de merakla bekledim.

Oyunculuklar da pek iyiydi.Şimdi izleyip ''yok yeaa hiçbiri iyi değildi'' diyenler çıkabilir ama bende size karşı atakta bulunup ''hiç de bilemmm aslanlarım çok güzel oynamış'' derim :P Hatta ''bahsettiğin isimler jang hyuk ve ha jung woo ne diyon sen hacı'' derim :P Ben oyunculukları beğendim :D 
 
Mesela Han'ın ve Kang'ın sigara içme sahnelerine bittim ben :P Ben böyle güzel içiçi görmedim arkadaş.Zaafımı biliyolar ya vurdular beni kalbimden oyy ölem ben ölemmm

Filmde bi de pek sevdiğim dizilerde/filmlerde görünce enee bu amcayı seviyom ben yeaa diye fırata bağladığım Song Il Dong(Reply 1997,Chuno,Gumiho,SIU) amca da vardı :)) Bu da filmin artısıydı :)

Film güzeldi.Arada şaşırttı,vay beah dedirtti.Dramdan,aşktan meşkten bıktım farklı bi film lazım bana diyenler varsa The Client'a bi göz atsın derim.Kısacası izleyin,izlettirin,carişlerime hayran olun,sonrada gelip bana yorum yapın :)

 



MODA DEDEKTİFİ İŞ BAŞINDA: MUSİC AWARDS vol 2.

$
0
0
ŞU yazımda yememiş içmemiş sizin için her ay bir ödül törenine giderek pek güzel insanları, bazende çirkinleri ama çoğu zaman orta düzeyleri mercek altına yatırmış ve Arya'nın destanlarına yeni bir tanesini daha eklemiştim Sevgili Günlüğün gıdığı öbülesiceleri...tabi yazı post modundan çıkıp destan moduna girince aslında çoğu köteklik olan kişileri "hadi bu sefer yırttınız" diyerek affetmiş ve incelenmemek üzere depoya kaldırmıştım..
sende bi haltı beğenmiyosun diyenler içinse bugün kırmızı halıda arz-ı endam edip gözüme giren güzellikleri sizinle paylaşmak istiyorum..
İşte moda dedektifinin merceğinden Kırmızı halının altın çocukları kategorisindeki şokellaları, ballı kaymakları, nutellaları..

AHENKLE DANS EDİYOLAR
Bu iki kız grubunun da şarkılarını dinlemedim desem yeridir.. ama ödül törenlerinde falan kırmızı halıda bi görünselerde görsem dediğim 2 kız grubudur kendileri.. nedenine gelince.. çok uyumlular grup üyeleri.. stilistleri bu konuda oldukça başarılı. aynı tarz giydiriyo gruptaki kızları.. yani biri vamp kadınken diğer pamuk helva kıvamında olmuyo.. ya hepsi kötü kadın suzan ya da hepsi şeker kız kendi.. iki grubun tarzlarıda birbirine benziyor.. belki aynı stilistle çalışıyolardır.. bi şu Kara'daki Gyu Ri hatunu üzerinde biraz çalışılması gerek zira biraz fazla ağır abla etkisi var.. kim ki o derseniz Kara resimlerinde pozda genelde ortada duran hanım kızımız.. birde bu KARA kızları adları gibi hep siyah biraz renklendirmeliler bu kızları.. stilist amcalar tercihlerini hep siyahtan yana kullanmış olsalarda UYUMUN ADI: T-ARA VE KARA...grup içerisindeki uyumunuz nasıldır bilmem ama stilistin grup bütünlüğünü koruyan ve göze batan aykırılıklardan uzak tercihleri sayesinde benden kaptınız bi 7 puanı.. hadi şöyle bi arz-ı endam edinde görsün ablalarınız abileriniz grubun ne demek olduğunu...

STİLİSTİNİZİN AKLINI SEVEYİM
bu şokella grubun son dönemlerde stilistleri gerçekten fazla mesai yapıyo ve aldığı parayıda sonuna kadar hakediyo namıssız.. katıldıkları ödül törenlerindeki şıklıkları ve herbirinin kendine has tarzı grup ile o kadar bütünleşik ki göze batmıyor.. golden music award'daki Kangin'in deli gömleği grup içerisinde kaynayıp gittiği gibi keratayada yakışmış.. Eunhyuk'un bizim Eskişehir istasyonundaki deli Zübeyde'den arakladığı şapkaları ise hiç gözüme batmıyor.. şu kore camiasında sarı saçı herkes denedi ama bence Yesung'a yakıştığı kadar kimseye yakışmadı.. herif sanki anasının karnından civciv olarak doğmuş gibi.. erkeklerde yaramaz çocuk baattin pantolonları ve Züğürt ağa gibi pantolonu postalın içine sokma modası tüm dünyaya Şüpi Cünyı'dan yayıldı demedi demeyin.. ama bu pantolonları kullanan kişilere baktığımızda aslında stilistlerinin ne kadar kafalarının çalıştığını görecekseniz.. mesela Baattin pantolonunu Şivon yerine daha kısa boylu olan Sungmin yada Yesung'da denemesi alkışlık bir olay.. Şivon ve Kyu'da ise uzun ceketlerle "boyluyuk posluyuk Allahın adamıyık" şeklinde boylarının altına imza çakması yine zeka pırıltısı göstergesi.. yine Şivon'un omuzlarından aşağıya sarkıttığı ananemin şalı omuzlarının genişliğine vurgu yaptığı için gayet başarılı.. kıçı kafasından büyük olan Shindong'da tüm ilgiyi üst tarafa çekebilmek için giydirdiği desenli ceket ise çok akıllıca bi davranış.. yalnız tek sevmediğim şey Güneş gözlüğü ayrıntısı.. evet güneş gözlüğü bir aksesuar olarak kullanılabilir çokta güzel olur ancak onun yeri bi kırmızı halı efenime söyleyim bi ödül töreni diildir. böle arkadaşınla bi 5 çayı içmek için dışarı çıktığında tak kafana dursun orada ama ödül törenlerinde güneş gözlüğü cık olmuyo.. ama diyorum ya o kadar bütünleşik bir grup ki o ayrıntı gerçekten bir ayrıntı olarak kalıyor sadece AKILLI ŞIKLIĞIN ADI: SUPER JUNIOR  diyor ve kendilerini 9 puanla gecenin en şokella nutellaları ilan ediyorum...

SM BU İŞİ BİLİYOR
SM'nin stilistlerine oldukça fazla para ödediği ödül törenlerindeki SM Entırteymınt şıklığından belli oluyor sanırım.. gerçi zaten çocuklardan araklanan paralar olsada onlar yine çocuklara harcanmasıda güzel bi yerde.. neyse EXO grubu yine Kore'nin "ışığı gören bu gruba gelmiş" dediğimiz kalabalık gruplarından biri.. hem kırmızı halıdaki bütünlüğün sağlanması açısından hemde stilistin herbirine ayrı kıyafet tasarlayarak başını ağrıtmaması açısından böyle hepsinin bayramda aynı giyinen kardeşler gibi olmalarında ben hiç bir sakınca görmüyorum açıkçası.. hatta gerçekten kalabalık gruplarda bence bu şart, farz, vacib yani.. hepsinin farklı olması görüntü kirliliğine neden olabileceği gibi grup bütünlüğünüde bozabilir.. bu yüzden giyinsinler böyle aynı annem ne var yani.. şimdi MAMA'da "gelin olmuş gidiyorsun" ve "Cullen ailesi halka karışırsa" konseptlerinin mixed hali ile karşımıza çıkmış olan EXO'ya ben beyazı pek yakıştırmaadığımı söylemek istiyorum..zira ben Kore gibi bembeyaz cilde sahip bir ırka beyaz kıyafeti yakıştırmıyorum oda ayrı tabi.. ama bütünlük var mı? var. bitti noktaaa... Golden'daki "Monşer" konseptinide boylu poslu cillop gibi çocuklar oldukları için gayet cuk diye taşımışlar yane.. en son katıldıkları törende ise "kış geldi aga kıçları koruyalım" konsepti üzerinde duran stilist kardeş yine başarılı bir iş çıkarmış.. bu kahve tonlarınıda böyle beyazgiller ailesinin en takıntılı üyeleri olan Korelilere çok yakıştırmasamda saç renkleriyle olan uyumu neyim hoş olmuş işte (şu soldaki en uzun boylunun asını bilen beri gelsin.. kattım kendisini hareme iletiverin beye :)) BAYRAMLIK ŞEKERLERİN ADI: EXO diyor ve kendilerini 8 puanla Şupi Cunyi abilerinin arkalarından ayak izlerini takip etmelerini tembihleyerek uğurluyorum gari..

BİRİ SEXİ Mİ DEDİ?
evet biri sexi mi dedi? aynı cümlede Gain ismide geçtiyse kesin doğrudur duyduklarım.. bu kız gerçekten sexi.. yani öyle bedene xl duran bi seksilik değil.. bildiğin kadının hamurumda var.. yani bu su samuru gibi olan sikko saçlar bile bir kadında bu kadar vahşi duruyosa bu kadın seksidir.. bakışları ile kırmızı halıdakilerle resmen sevişiyo kadın.. normalde böyle dantelli güpürlü şeylerde sütyen olayını sevmesemde hatun yapmış olmuş.. ben olsam accıkta kırmızı ruj ile bu siyah vamp kadın konseptimi tamamlardım.. yani asla aşırı durmazdı Gain'de.. ama seviyorum bu kızın kendini bilen tavırlarını.. DOĞUŞTAN SEKSİNİN ADI: GAİN der saygıyla bu seksapelin önünde eğilirim gari.. 8 puan ile gecemin en şıklarından olduğunuda bil istedim..
****
detaylı incelemekten keyif aldıklarım şimdilik bu kadar.. ödül törenlerinde benimle beraber oradan oraya koşan CADILARIN BİDANESİ'ne teşekkürü bir borç bilirim.. çok bi yorulduk biz annem bi kahve neyim içip kendimize gelelim.. hayır bide after partiye illa kal diye ısrar ettilerde ondan şey ettik biz yoksa daha oooo çok ödül töreni var çok..
****
bilgi: bundan sonra moda yazılarımın tamamını ŞIKIR ŞIKIR MODA bulokunda yazmaya karar verdim.. bi orada bi burada kafam dönüyo hepsi bi bulokta olsun gari...
özet: son zamanlarda canım çok çıtır çerez çekiyodu buldum ağzıma göresini... ÇEREZİN ADI: LAY diyor ve çekip gidiyorum...
haydin öbüldünüz gıdıktan




Kullandığım Cilt Bakım Ürünleri

$
0
0

Yaz tatilinde ailem Isparta - Antalya taraflarında 5 günlük tatil köyü tatiline gittiler. Isparta gülüyle meşhurdur. Bu güllerde üretilmiş bakım ürünlerinden oluşan bir marka Rosense. Genelde bir bakım ürününü düzenli olarak kullanamam çünkü çok üşengeç bir insanımdır. 



 O gün dönüşte benim için aldıklar el kremi ve göz çevresi bakım kremine bayıldım. Öyle güzel kokuyorlardı ki ellerim burnumda dolaşıyordum. O günden beri düzenli olarak kullanmaya çalıştım bu iki kremi. Gözlerim bozuk olduğu için doğal olmayan şeyleri sürmemeye özen gösteririm. Bu konuda rosense markasında bir sorun yaşamadım. Göz çevresi bakım kremi herhangibir göz hastalığı - yanetki yaratmadı. El kremi ise çantamdan çıkmaz oldu.


Normalde hiç çatlamayan dudaklarım bu kış çatlamaya başladı. Dün akşam anneme gidip nemlendiricisini istediğimde Rosense'nin dudak vazelinini verdi. Akşam sürdüm ve yattım sabah kalktığımda ise önceki haliyle arasında baya bir fark vardı. 

Bugün bütün İzmir'i talan ettim ve iki saatlik aramam sonucunda bir Rosense bayii buldum. Gitmişken kendimi tutamadım kötü alışkanlığım baş gösterdi ve soft lips için gittiğim mağazadan elimde koca bir torbayla ayrıldım. Soft Lipsten iki adet de anneme aldım. Kendiside baya bayılmış uzun süredirde kullanıyormuş -ki kendisi normalde bakım kremi , makyaj falan hiç sevmeyen birisidir. Eve gelince hemen Temizleme sütü ve pamuk yardımıyla makyajımı temizledim ve Toniği uyguladım.1 saat kadar oldu uygulayalı ve yüzümde yarattığı hissi sevdim. Sabahta yüzümü yıkarken yüzümde 20 saniye bekleterek Temizleme Köpüğünü kullanacağım. Baya kabarık bir fatura çıkacak gibi görününce onun küçük boyunu aldım. Önümüzde ki ay memnun kalırsam büyük boyunu alacağım. 

Bir alışveriş sonunda daha sermayemi çökerterek kendimden bekleneni yaptım. Birisi beni Gratis , Watsons , Hobi , Rosense , Flormar mağazalarından uzak tutsun!... 
Sonra Görüşürüz!

AYIPLI MİM +18

$
0
0

Canım dostlarımın 11’li mim’den sonra “Aryacan bizi böyle tek soru ile geçiştirme sen şöle dişimizin kovuğuna uygun hazırla bize göre bi ayıplı mim” ısrarlarına bünyem daha fazla dayanamadı ve +18 kıvamında bir mim hazırladım sizler için Sevgili Günlüğün gıdısını yidiklerim..
her mim gibi kural tanımayan mimimizin de kendi çapında bir iki kuralı var elbette..
kural 1) sorulardan da anlaşılacağı üzere bu mim sadece bayanlara özeldir.. o yüzden gayette cinsiyet ayrımcılığı yaparak mimin sadece bayanlara şutlanması gerekmektedir.
Kural 2) mim kucağınıza düşğü andan itibaren kullanım süresi 3 gündür.. özel durumlar dışında 3 gün içerisinde cevaplanması önemle rica olunur.. yoksa mim kendi kendini imha etme özelliğine sahiptir.
Kural3) mimi alan şanslı pikaçu sadece kendisi gibi şanslı 2 pokemon daha seçebilir.. nediyor burada yazar? Yohh öle 85 tane ismi bi seferde mimlemek.. herkes 2 kişiyi mimleyecek.. sonra mimleyeceh adam kalmiiyy..
Kural 4) mimde dilediğiniz gibi oppa, acuşi, baklava, şöbiyet vs. terimlerini kullanabilirsiniz.. ama ben soruların azucuk daha anlaşılır olması için bunların tamamına birden herüf diyecem..siz serbestsiniz.
işte geliyo kabusunuz olacak olan ayıplı mim'in soruları:

1)(bu sorumu 11’li mimde belli şahsı muhterem pek cana yakın arkadaşlarım cevaplamıştı ama bu mimle herkes cevaplasın) o senelerdir hayalini kurduğunuz yahuşuhlu herüf şu anda hemen önünüzde ve sizden gözlerini alamıyor.. sizinle konuşmak için fırsatını bulduğu ilk anda kulağınıza eğilerek o miss sesiyle “benimle 1 geceye varmısın” diyor.. cevap???

2)Bi geceliğine görünmez olma hakkı size bahşedilmiş ve sizde görünmez olmanın gerektirdiği tüm nimetleri kullanarak kendinizi o hayranı olduğunuz herüfünüzün evinde buldunuz.. ancak öyle bi manzara ile karşılaştınız ki ayak üstü şok içindesiniz.. herüfünüz atmış eve güzel bi çıtır işüzerinde derinleşmekte.. hatunla baya baya gidiyolar yani.. napardınız???

3) O hayalini kurduğunuz herüfcüğünüzle berabersiniz.. her şey gayet güzel gidiyor.. kendinizi özel bir geceye hazırlıyorsunuz.. romantik bir şekilde her şey düşünülmüş.. mumlar, yemekler, içkiler, güzel müzikler, harika iç çamaşırlarınız.. mercimeği fırına vermek için gerekli olan tüm malzemeleriniz hazır.. gece ateşli bir şekilde başlayacakken birde baktınız regl olmuşsunuz.. koca bir hassiktirden sonra bu durumu karşınızda sizi aç gözlerle bekleyen herifinize nasıl anlatırsınız??

4)Herüfünüzle  güzel birliktelik yakaladınız. Ruh ikizi, bir elmanın iki yarısı derken ten uyumunuda ilişkinize eklemeye karar verdiniz.. ve o muhteşem beklenen milli maç aranızda gerçekleşti.. ancak ortada sizin açınızdan bi sorun varki buda maçın tahmin ettiğiniz gibi geçmemesi.. bir sonraki raund için oldukça isteksizsiniz.. ama bunu gelde anlat herüfe.. ona öyle bişiy yapın ki bir sonraki raund için size vakit kazandırsın?

5)Bir şekilde o hoş sesli muhteşem görünümlü bol oppalı birazda ketçaplı olan idol grubunuzla tanıştınız bir partide.. ortam gayet güzel, sıcak, kıpır kıpır.. geceyi gruptaki favori herüfünüzle geçirmek için sabırsızlanıyoken ve aklınızdan binlerce hayal ayak üstü geçmişken birde bakıyosunuz ki sabahlama teklifi sizin beklediğiniz şahıstan değilde grubun diğer hoşşokella miss boy’undan geliyor.. napardınız???

6)Herüfünüz o kadar çok çalışıyorki.. konserler, turneler, albümler, reklam çekimleri, diziler, filmler derken neredeyse çok az görüşür oldunuz. .artık eskisi gibi hızlı ve ateşli gecelerinizde yok.. buna bir dur demek istiyorsunuz ve güzel bir gece planlıyorsunuz.. hadi herüfünüze öyle bi mesaj atın ki seti bıraksın ve eve uçarak gelsin…

7)Günün birinde yolunuz Koreye düştü ve birde baktınız ki taşındığınız apartmanda o çohhhh maşallahı olan herüfünüzde kapı komşunuz.. bir gün sabah kapıdaki gazeteyi almak için dışarı çıktınız.. “aman 2 sn.de alır girerim içeri” diye düşündüğünüz için iç çamaşırı ile kapıyı açtınız.. o o oo kapı yüzünüze kapandı… şimdi ne yapacaksınız???

8)Malum birlikte olduğunuz herüf Korede çohh tanınan bir şahsiyet.. evinin önünden magazin, peşinden fanları ayrılmıyor.. gittiği her mekanda tanınmaması imkansız.. ancak ateşli bir çift olarak sizinde artık kanınız kaynıyor.. fakat herüfünüz size “otele gidemeyiz herkes tanır beni, benim evimede gidemeyiz kapıda magazin var.. senin evinde olmaz” diye tüm mekanların yollarını kapadı.. hadi ona öyle bi yer söyleyin ki hem adamı rahatlatın hemde kendinizi…

9)O bol oppalı gruplardan birinin en şokellasını kaptınız. Herkes kıskançlıktan çatlıyo.. her şey gayet güzel giderken birlikte bir hafta sonu kaçamağı yaptınız.. güzel ve romantik dakikalar, harika yemekler, muhteşem şaraplar ve sabahhhlaarrr olmasın dediğiniz saatler.. tatil dönüşü şokellanızı ziyaret için çalışğı yere gittiniz ama duyduklarınıza inanamıyorsunuz.. şokellanız almış karşısına tüm grubu birlikte geçirdiğiniz özel hafta sonunu tüm ayrıntılarıyla anlatıyor.. ne yapardınız??

10)Hayal bu ya günün birinde Korede o çohhh hayranı olduğunuz herüfünüzle tanıştınız.. arkadaşğınız gittikçe bir anlam kazanmaya başladı ve artık birliktesiniz. 1 hafta, 2 hafta, 3 hafta derken artık kendinizi bazı şeyler için hem istekli hemde hazır hissediyosunuz. Güzel bir akşamdan sonra herüfünüz sizi evinize bıraktı. Ancak yine bir atraksiyon yok adamda. Bu gecenin istediğiniz gibi bitmesi için onu nasıl ikna edeceksiniz?

11)O meşhurrr, herkesin ölüp bittiği herüf sizin.. çoh güzel bi birlikteliğiniz var ve ailesi ile sizi tanıştırmak için güzel bir akşam düzenliyor ailesinin evinde.. o gece orada kalacaksınız.. fakat yaramaz herüfünüz rahat durmuyor ve sizinle ufak bi macera yaşamak istiyor.. duvarları kağıt gibi olan o meşhur geleneksel Kore tarzı evde hemen yan odada müstakbel kayınpederiniz ve kayınvalideniz yatmakta.. napardınız??

Evettttttt… işte meşhur ayıplı mimimiz bu şekilde..  11’li mimin uğuruna inandığım için sayıyı 11’de tuttum.. ben hazırlarken çoh bi eğlendim umarım sizde cevaplarken eğlenirsiniz… şimdi sıra geldi mimi şutlamaya.. evettttttt.. bu mimin taliplileri çok ama malum 2 kişilik şutlama kontenjanımız var.. o yüzden ben bu mimin ana fikrini bana veren Şeyma'cım'a ve Mathilda'cım'a  şutluyorum mimi.. kolay gelsin kızlar..

Önemli uyarı: bu mimi görüp dalga geçecek bi kaç pikaçu ne yazık ki çevremizde mevcut onlara sesleniyorum “hadi annem başka kapıya biz kendi aramızda eğleniyokk, germe bizi..” 

MİM: AYIPLI MİM +18 (delinin biri kuyuya taş atmış sonra inip kendisi çıkarmış)

$
0
0

Deli Kızın 11li mimden sonra yaz yaz yazz diyerek gaza getirilip hepimizi merakta bırakan mimini ben de yazmasam olmazdı.Blog aleminde adımızın çıkacağını göze alarak ''sadece eğlence amaçlı bu mim'' uyarımızı da yapıp sorularımızı cevaplamaya başlayayım.Bi de Seidou bize birazcık kızdı ama bunlar hep şakacıktan :))

evet ben yazdım pişman değilim.. ne var yani bulok alemine accıcık eğlence getirdik işte hem fena mı.. ne o öyle yok dizi yok film yok grup.. tamam anladık izliyonuz, dinliyonuz da hani bunun hayata yansıması.. hani yararlı yönü.. bak o kadar dizinin fantezya dünyasına etkisini hep beraber görmüş olduk işte ne varki yane.. nese çok ısrar edildiği (!) için bende cevapladım.. sadece ısrar edildiği için yani istekli diğildim cevaplarken (metroda bi çırpıda cevapladığımı ve sırf bu yüzden yaşlı görünümlü at gibi teyzelere yer vermediğimi saymazsak dabi)
şimdi gelelim bu 2 çatlağın cevaplarına



1)(bu sorumu 11’li mimde belli şahsı muhterem pek cana yakın arkadaşlarım cevaplamıştı ama bu mimle herkes cevaplasın) o senelerdir hayalini kurduğunuz yahuşuhlu herüf şu anda hemen önünüzde ve sizden gözlerini alamıyor.. sizinle konuşmak için fırsatını bulduğu ilk anda kulağınıza eğilerek o miss sesiyle “benimle 1 geceye var mısın” diyor.. cevap???

CİNNET:Tabiisi bebeğim,sana mı bana mı gidelim :P

ARYA:Bence muhtemel olay şöyle gerçekleşir.. adamdan bu gece seni istiyorum sinyallerini almaya başladığım anda usulca yanına sokulup o miss sesimle “sen erkeksin bende kadın aramızdaki bu anlamsız bakışmayı yatakta sonlandırmaya ne dersin?” derdim.. evet yapardım bunu.. boru mu lan hayalini kurduğum adam ayak üstü bakışlarıyla beni beceriyoken ben ne diye utanıyım ki :)

2)Bi geceliğine görünmez olma hakkı size bahşedilmiş ve sizde görünmez olmanın gerektirdiği tüm nimetleri kullanarak kendinizi o hayranı olduğunuz herüfünüzün evinde buldunuz.. ancak öyle bi manzara ile karşılaştınız ki ayak üstü şok içindesiniz.. herüfünüz atmış eve güzel bi çıtır iş üzerinde derinleşmekte.. hatunla baya baya gidiyolar yani.. napardınız???

ARYA:Şimdi burada herüfüm ile kadının pozisyonları önemli ben madem görünmezim kim üstteyse sırtına binip ağırlık yapardım adam yada kadın işini bitiremeden yorgun düşerdi.. yada lan hiç mi porno izlemiyok oturur izlerdim lan canlı canlı ne güzel :)

CİNNET: Bi güzel korkuturdum onları :) Üstlerine bişiler dökerdim rahatsız ederdim olayı değil bildiğin paranormal aktiviteden sahnelerle ödlerini b*klarına karıştırırdım.Benim olmayan adam kimseyle olamaz arkadaş.


3)O hayalini kurduğunuz herüfcüğünüzle berabersiniz.. her şey gayet güzel gidiyor.. kendinizi özel bir geceye hazırlıyorsunuz.. romantik bir şekilde her şey düşünülmüş.. mumlar, yemekler, içkiler, güzel müzikler, harika iç çamaşırlarınız.. mercimeği fırına vermek için gerekli olan tüm malzemeleriniz hazır.. gece ateşli bir şekilde başlayacakken birde baktınız regl olmuşsunuz.. koca bir hassiktirden sonra bu durumu karşınızda sizi aç gözlerle bekleyen herifinize nasıl anlatırsınız??

CİNNET:Bahtsız herüfüm bugün sadece elleşsek olur mu derdim üzgün bakışlarlan :P

ARYA:“hayatım bana çekmeceden pedimi verebilirmisin? Regl olmuşumda” cümlenin gerisini adam tamamlasın..

4)Herüfünüzle  güzel birliktelik yakaladınız. Ruh ikizi, bir elmanın iki yarısı derken ten uyumunuda ilişkinize eklemeye karar verdiniz.. ve o muhteşem beklenen milli maç aranızda gerçekleşti.. ancak ortada sizin açınızdan bi sorun varki buda maçın tahmin ettiğiniz gibi geçmemesi.. bir sonraki raund için oldukça isteksizsiniz.. ama bunu gelde anlat herüfe.. ona öyle bişiy yapın ki bir sonraki raund için size vakit kazandırsın?

CİNNET:Ben acıktım birazcık,önce bişiler yesek olma mı derdim.Tıka basa doyunca da diğer iş için insanın hali kalmaz bi köşeye çekilir uyurduk :D

ARYA:“biliyo musun 1 gecede 1 kere yapmanın çiftler arasındaki çekim gücünü artırdığı söyleniyor. Aramızdaki çekim gücünü biraz daha artırmak için bence biz bir sonraki raund için biraz bekleyebiliriz.”

5)Bir şekilde o hoş sesli muhteşem görünümlü bol oppalı birazda ketçaplı olan idol grubunuzla tanıştınız bir partide.. ortam gayet güzel, sıcak, kıpır kıpır.. geceyi gruptaki favori herüfünüzle geçirmek için sabırsızlanıyoken ve aklınızdan binlerce hayal ayak üstü geçmişken birde bakıyosunuz ki sabahlama teklifi sizin beklediğiniz şahıstan değilde grubun diğer hoş şokella miss boy’undan geliyor.. napardınız???

CİNNET:Şimdi şöle bişi var ben hareme komple grup olarak alıyorum bunları o yüzden hiç fark etmez :) Bugün onunla olurum yarın diğeriyle hayat bana güzel oh yeahh ;))

ARYA:Madem gelmiş yahuşuhlu hayır diyip boş göndermek Türk misafirperverliğine yakışmaz. Bu yüzden tabiî ki bende her aklı başında Türk kızı gibi asla hayır demezdim.. boşçevirmezdim yiğidimi.. diğerinin icabına ise yatağımdaki yahuşuhlunun performansına bakarak karar verirdim :) (çok mu ırıspı bi cevaptı ne)

6)Herüfünüz o kadar çok çalışıyorki.. konserler, turneler, albümler, reklam çekimleri, diziler, filmler derken neredeyse çok az görüşür oldunuz. .artık eskisi gibi hızlı ve ateşli gecelerinizde yok.. buna bir dur demek istiyorsunuz ve güzel bir gece planlıyorsunuz.. hadi herüfünüze öyle bi mesaj atın ki seti bıraksın ve eve uçarak gelsin…

CİNNET:Eve geldin geldin yoksa...

ARYA:Başka bir telefon hattından “şu anda sevgilin seni senin evinde senin yatağında başka bir adamla aldatıyor.” diye bi msj atardım. Artık eve uçarak mı gelir, koşarak mı bilmiyorum ama o sinirle baya hızlı bişeyler yaşardık ayaküstü herhalde :)

7)Günün birinde yolunuz Koreye düştü ve birde baktınız ki taşındığınız apartmanda o çohhhh maşallahı olan herüfünüzde kapı komşunuz.. bir gün sabah kapıdaki gazeteyi almak için dışarı çıktınız.. “aman 2 sn.de alır girerim içeri” diye düşündüğünüz için iç çamaşırı ile kapıyı açtınız.. o o oo kapı yüzünüze kapandı… şimdi ne yapacaksınız???

CİNNET: Hımss…Öncelikle adamın kapısını çalardım.Utana sıkıla şeyy kapı üstüme kapandı rica etsem bi çilingir çağırabilir misiniz derdim gazete ile belli yerlerimi örterek :P Ne kaa da mutaassıbım lan :)Şimdi ee aksiyon yok mu diyebilirsiniz ama o iş başka sefere artıkın öle hoop diye olmaz mahsusçuktan cıbıl gelmiş gibi :P

ARYA:Bu soru zormuş hakketten aklıma sıçayım.. sanırım yahuşuhlu yan komşum bana yardım edene kadar oturup kapı önünde gazete okurdum.. lan gazeteyi almaya don sütyen çıkmaya utanmıyomda öyle cıbıl kalınca kapıda gazete okumaya mı utanacam..

8)Malum birlikte olduğunuz herüf Korede çohh tanınan bir şahsiyet.. evinin önünden magazin, peşinden fanları ayrılmıyor.. gittiği her mekanda tanınmaması imkansız.. ancak ateşli bir çift olarak sizinde artık kanınız kaynıyor.. fakat herüfünüz size “otele gidemeyiz herkes tanır beni, benim evimede gidemeyiz kapıda magazin var.. senin evinde olmaz” diye tüm mekanların yollarını kapadı.. hadi ona öyle bi yer söyleyin ki hem adamı rahatlatın hemde kendinizi…

CİNNET:Araba diycem ama rahatsız bişi lan o da.Behlül gibi teee uzaklardan bi ev alırdım başka isimlerlen gizli gizli kaçardık oraya.Hem ben niye düşünüyorum yaa istiyosa yeri otursun kendi ayarlasın

ARYA:Bu soru tam benim fantezya sorum olmuş la.. ben arabayı ıssız ve uygun bi yere çektirtip araba fantezyamı devreye sokardım.. bende böle bişiy bekliyomuşum resmen adamla arabada sevişmek için :)

9)O bol oppalı gruplardan birinin en şokellasını kaptınız. Herkes kıskançlıktan çatlıyo.. her şey gayet güzel giderken birlikte bir hafta sonu kaçamağı yaptınız.. güzel ve romantik dakikalar, harika yemekler, muhteşem şaraplar ve sabahhhlaarrr olmasın dediğiniz saatler.. tatil dönüşü şokellanızı ziyaret için çalıştığı yere gittiniz ama duyduklarınıza inanamıyorsunuz.. şokellanız almış karşısına tüm grubu birlikte geçirdiğiniz özel hafta sonunu tüm ayrıntılarıyla anlatıyor.. ne yapardınız??

CİNNET: Kill them all!!!

''Bittin sen oğlum'' adlı pis bakışım yeter de artar onlara zaten ama bi de bunu yapmayacaktın hacı der tribi basar giderdim ortamdan.

ARYA:Tabikide bozulurdum ama asla bozuntuya vermeden hemen yanına oturup sevdiceğimin yanağından en krosundan bi makas alıp “böle ufacık tefecik sessiz sedasız durduğuna bakmayın yatakta aslan kesiliyomuş. Açıkçası bende senden o performansı hiç beklemiyodum hayatım ama beni bile şaşırttın yani” diye biraz onu utandırırdım..

10)Hayal bu ya günün birinde Korede o çohhh hayranı olduğunuz herüfünüzle tanıştınız.. arkadaşlığınız gittikçe bir anlam kazanmaya başladı ve artık birliktesiniz. 1 hafta, 2 hafta, 3 hafta derken artık kendinizi bazı şeyler için hem istekli hemde hazır hissediyosunuz. Güzel bir akşamdan sonra herüfünüz sizi evinize bıraktı. Ancak yine bir atraksiyon yok adamda. Bu gecenin istediğiniz gibi bitmesi için onu nasıl ikna edeceksiniz?

CİNNET:Benden bi adım bekliyosa yukarı gelmiyo musun hacıt derim ama bendeki bu cazibeye rağmen hala isteksizse kesin gaydir o adam.

ARYA: "son günlerde hakkında çıkan gay dedikoduları beni endişenlendiriyor canım.. bu konuyu yukarıda rahatça konuşabiliriz istersen" Tabikide o yukarı çıkılır ve konuşmaya fırsat verilemeden o dudaklar sömürülür.. yok hala istemiyosa ben karı gibi nazlanan heriflerle yapamam hadi canım siktir olup gidebilirsin derim..

11)O meşhurrr, herkesin ölüp bittiği herüf sizin.. çoh güzel bi birlikteliğiniz var ve ailesi ile sizi tanıştırmak için güzel bir akşam düzenliyor ailesinin evinde.. o gece orada kalacaksınız.. fakat yaramaz herüfünüz rahat durmuyor ve sizinle ufak bi macera yaşamak istiyor.. duvarları kağıt gibi olan o meşhur geleneksel Kore tarzı evde hemen yan odada müstakbel kayınpederiniz ve kayınvalideniz yatmakta.. napardınız??

CİNNET:Çok mu kağıt gibi lan :/ Hayır adamda istekliyse ben dünden hazırım oynaşırdık az biraz :P Tekrar soruyorum çok mu kağıt gibi lan??içerden görünmüyosak azıcık da sesi engelliyosa no problem.Sonuçta bizim amacımız onlara torun vermek :D

ARYA:Zaten o müstakbel kayınpeder ve kayınvalide bizi aynı odaya koyuyosa sonuçlarınada katlanacaklardır.. eh bizde bu işi biraz sessiz olarak yapabiliriz bence.. yani bu işin 10bin yolu var her seferinde çok sesli koro olmak zorunda değiliz.. bazen tek seslilikte iyidir.

bulokun 2 manyakı olarak bu zorlu miminde üstesinden geldik bence zannımca.. şimdi bu mimi paslamaya geldi.. hadi bakem sevgili mim seni Hayalcik ve Cadıcığın kollarına tüm sevgi vede şefkatimizle bırakıyok.. bakalım başına neler gelecek.. kızlar kullanım süresi 3 gün unutmayın..
CİNNET VE ARYA

Doğum Sırasında Bıngıldaklarına Fazla Basınç Uygulanmış Gençlik.

$
0
0
Yukarıda gördüğünüz gerizekalı sonunda tepemin tasını attırdı! Her ne kadar bu postu ben yazmamış olsamda gelen yorumlar öyle reddeye geldiki şeytan dürtüyor suratlarına tavayı geçir diye. Şimdi o ergen beyinliler diyecek avukatımısında sen karışıyorsun. Durun söyleyeyim! Siz sadece medada gördüklerinizle gidipte şu koreli ünlülerin medyada ki yüzlerinin avukatlığını ananızın babanızın avukatlığından çok yapıyorsunuz evet bende en yakın arkadaşlarımdan kardeşimden farksız kişilerden birinin avukatıyım! Düzgünce uyardık anlamadınız , totonuzdan ittirdik anlamadınız en sonunda suratınıza tavayı geçirip o yüzünüzü yamultturacak hale geldiniz. Heh şunuda söyleyeyim milyon kere söyledik ama ; bu blogda ki 4 yazarda üniversiteden mezun olmuş iş güç sahibi insanlar. Yani sizin gibi 15-19 yaşlarında ergenlik çağlarında fink atıpta sonra gelip medya maymunu oppaları unnilerine laf atılıyor diye ciddi ciddi takan insanlar değil. Bir kere olgunlar (yani tam tersiniz). Üstte ki yorumda ki yazıda benim de sevdiğim iki kişi Fergie ve Bom olmasına rağmen ben bile bu kadar küçük düşürücü , rezil yorumlarda bulunmadım. "Ben seviyordum ya Fergie ve Bom'u" diyip geçtim. Ama sizin kadar düşük çeneli , kişiliği yerlerde sürünen ezikleride görmedim! SİZENE LAN SEVMEZSE SEVMEZ! Burası bu yazıları yazan kişilerin bloğu kendi hayatlarını kendi fikirlerini yazarlar sizi çokmu geriyor bu düşünceler o zaman bi siktirin gidin şuradan CEHENNEM OLUN! Bu medya maymunlarını
savunduğunuz kadar ananızı babanızı savunmazsınız be! Büyüde gel evladım büyüde gel özgüvensiz ADSIZ takılan insan! Hayvan dediğin o kişiye ilk önce saygı duy o kişi gidipte sağa sola köpek gibi saldırmıyor senin gibi. Ve şunuda söyleyim sen gidip ona yada bu blogda ki başka birisine laf atarak asıl kendini rezil duruma düşürüyorsun! Çünkü neden DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ diye birşey var. Her horoz kendi çöplüğünde öter! Git istediğin yerde ötmeye devam et seen ama burası bizimdir bunu o saman dolu beynine kazı. Evet burası bizim yerimiz istediğimiz gibi konuşuruzda istediğimiz gibi yazarızda. Yani sen gidip yok şöyle yazmışsın yok böyle yazmışsında diyemezsin! Bu seni ilgilendirmez! O lafları ettiğin insanlar emin ol normalde blog ortamı dışından Türkçe'yi senden daha iyi kullanıyorlardır. Sanane milletin günahından günah bekçiliğine mi soyundun seni ilgilendirir mi? Karışamazsın tekrar söylüyorum bunları o saman dolu beynine sokuştur. " Birdaha Park Shin Hye'ye laf edersen seni bulur o lafları tek tek sana sokarım."MIŞ... Bak bak bak buyur canım çok kaşınıyorsan kaşıyalım. Gör bakalım o laflar sana mı girecek ona mı!? Şimdi defolup git cehennem ol birdaha da doğru düzgün seviyelice yorum atmayacaksan fikirlerimize saygılı olmayacaksan bu bloğun yanından bile geçme. Aynı fikirde olmasa bile gayet saygılı bir şekilde eleştiri yapabilen birsürü insan var onların seviyesine ulaşmadan gelme. Hala aynı seviyesizlikte devam edeceksen sana/size verilen cevap o insanların ki gibi değil sizin gibi seviyesizlere yakışacak şekilde olur.


*Bu yazı sadece bu kişiye ithafen değildir. Bunu gibi seviyesiz çok yorum alıyoruz. Hepsine en toplusundan  cevaptır.



Haydi Millet Yandan Yandan XD 

ARYASAL BUHRANLAR...

$
0
0
lan başlığa bakıpta bunalım şeyler yazacam zannetmeyin Sevgili Günlüğün gıdığı öbülesiceleri.. kıç donduran bu soğuk günlerde neler yaptığımdan azıcık bahsedecem sizlere.. nereleri gördüm, neler yaptım, neler izledim, neler okudum, neler aldım, nelere taktım?????
kısacası Deli kızın dünyasının nasıl döndüğü ile ilgili ufak(!) bi yazı olacak bu canlar..

PRAG'a bokumu bıraktımda geldim...


çok güzel anılar biriktirememiş olsam da Prag'a bok atacak değilim..güzel, küçük bi şehir.. gezdim mi? hayır.. çünkü o sırada ismi lazım olmayan bok gibi bi markanın bana "göt gibi çizimleriniz var. sizinle ten uyuşmazlığı yaşıyoruz bu yüzden bu sevişmeye bi son verelim" diyerek beni yerden yere çalmasının buhranını yaşıyor idim.. o yüzden daha çok stajdan çıktığım gibi kendimi aparttaki odama kilitleyip Halil Sezai mod on konumuna alıyodum.. bu arada Prag'a ablam geldi.. yosma benden çok gezdi..düşünün Çek cumhuriyetine kadar gidip hayatımda en merak ettiğim yerlerden biri olan Krumlov'a bile gidemedim ama ablam el kadar bebesiyle bi sabah atladı arabaya gitti, gezdi, gördü yelloz.. insanın saçını başını yolası geliyo (ablamınkini tabiside)

Prag'dan zerre kadar keyif almasam da zıkkımlanmanın dibine vurdum diyebilirim.. ee İsyeeaann modu içkisiz çekilmez..Dünyanın en ağır içkisi Çekler tarafından üretiliyor.. içindeki alkol oranı genel olarak satılan yerlerde %70 olan ama halis mulis ev yapımı olduğunda bu oranın %90'a kadar çıktığı Absinth içkisi bana feci koydu.. yani ben mi içkiyi içtim yoksa o mu beni bilmiyorum.. zaten bir yudum aldıktan sonra dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızını hissedebiliyosunuz.. ve o hızla dönen dünya üzerinde yere 90 derecelik açı ile basmanız imkansız oluyor.. 

Prag'da barlarda makyaj tazeleyen, rımel sürecem derken ağzını burnunu yamıltan kızlar yok.. adamlar doğuştan daşş gibi olduklarından makyajı çok siklemiyolar.. yani gördüğüm bir kaç dünya harikasından sonra bendeki testesteron hormonları bile uçuşa geçti desem yeridir.. kendilerinde zerre kompleks yok ama beni komplekseten komplekse soktular.. omuzlar geniş, kıçlar avuç içi kadar, memelere değinmiyorum bile.. hatunlar daşşlığın kitabını yazmışlar bizde okuyoruz öyle işte mına mına.. bide diğer kuzey insanlarına göre daha mı sıcaklar ne? tuvalette ilk kez karşılaştıkları insandan prezervatif isteyecek kadar.. hayır kullanan var kullanmayan var.. Meryem takılan var takılmayan var.. bahh oğlum bi gittttt..
Pasta krizine girenler için Prag kafeleri on numara.. çünkü garsonlar içinde çeşit çeşit pastaların olduğu kocaman tepsilerle masaların arasında geziyolar.. sende istediğin zaman garsonu durdurup "çek bana oradan bi böğürtlenli ustam" diyebiliyosun.. bizim Fatma Girik'in sigaracı kızının Çek versiyonu işte bu garsonlar.. (kendim o pastalardan sonra zafiyet geçirip resim çekmeyi unuttuğum için resmi durumu en uygun anlatan ahanda ŞU blogtan aldım.. valla hınk demiş çek pasta tepsisinin burnundan düşmüş..)
psikolojik olarak prag'da çok hoş anılar biriktiremesemde yediğim yemekler, değişik pastalar ve muhteşem çek içkileri yüzünden bünyemden uzun süre silinmeyecek olan fizyolojik yağ kütleleri biriktirdim.. yemek yemesem onlar bana yaza kadar yeter yani..
*****
Sokak Dansı öğreniyorum...
annemin"bi o kalmıştı" diyerek beni yüreklendirdiği ananemin "bari düğünlerde falan oynayabileceğin bişiy öğrenseydin"diye önüme seçenek sunduğu babamın ise "sen kafanın üzerinde dönmeye kalkma valla senin kıçın ağır basar hınk diye gidersin" diyerek beni soğutmaya çalıştığı şu sokak dansına sonunda başlayabildim..
Prag'a gitmeden önce ŞU yosmayı izleyerek "bağaneee yaaa bende oynatacam oramı buramı böle bağaaaneee" diye bunalımlara girip kendimi sokaklara vurduğum bi gün karşıma çıkan sokak dansı klüp ilanı cennetle müjdelenmiş hissi oluşturdu bünyemde.. bir iki küçük araştırmadan sonra bir kaç gencin bir araya gelerek oluşturdukları bu klübe gitmeye karar verdim.. tam başlamıştım ve bir iki adımda öğrenmiştim ki ne yazık ki Prag olayını acı bir şekilde elime tutuşturulan uçak bileti ile öğrenmiş bulundum :( (daha gitmeden nefretim kabarmış bence benim:) ) geldikten sonra kaldığım yerden devam ettim.. zaten beni Prag bunalımından ya kafa göz birine dalmak ya da böyle hoplayıp zıplamak kurtarırdı.. ben en temiz yolu seçtim zannımca.. bir iki hareket daha öğrendim yazın Türkiye'ye gelip Acun'un karşısında kafamın üzerinde dönmeyi düşünüyorum.. bekle beni Türkiye Kafa Kız Deli Arya geliyo :)
*****
Çaktırmıyorum ama okuyorum..

genelde ağzımın bozuk olması yada kurduğum cümlelerde büyük küçük ünlü ses uyumuna, özne yüklem ilişkisine efenime söyleyim anlatım bozukluklarına dikkat etmediğimden beni çok okumuş saymazlar.. ama okuyom la ben.. valla bildiğin okuyom.. en son babacığımın ablam aracılığıyla bana göndermiş olduğu kitapları okuma boy sırasına koydum..her ne kadar kitapların bilmem kaçıncı el olduklarını bilsemde tek tek okuyacam işallah..Türkçemin bozukluğundan yakınanlar varsa da bakın benden yana "tınnn" diye bi ses duyacaksınız.. işte bu zilin sesi.. kitap yazmıyorum herhalde burada.. halk dilinde konuşuyom ben.. siz kaç tane trt haber spikeri gibi konuşan adamla denk geldiniz alla sen..
*****
Bünyemdeki fazla östrojeni satılığa çıkardım almak isteyen..
bir süredir bünyemde mevcut bulunan WonBin krizine bir de InSeung krizi ekledim üzerine de yarım dozaj Joongki aldım artık komaya girmeye hazırım sayın izleyici..bünyemdeki östrojen fazlalığını ne yapacam bilmiyorum ki.. hayır bi yere paketleyip koyayım da ihtiyacım olduğunda buzluktan çıkarıp kullanayım diyecem nereden salgılanıyo bu namussuz onuda bilmiyim... zaten bi denk getirsem östojenimi ayar çekecem ona ben.. evet yaşımın kemalle aynı olması hasebiyle ben artık acuşi severim.. zaten "kıçım ayrı cumhuriyet" komplekslerinden sonra "sevdiğim çocuk bana noona" derse moduna hiç giremem canolar.. joongki'yi önce atıştırmalıklar kısmına aldım ama 94'lü çıtırların yanında o bile kart kaldığı için esas oğlan kadrosunda şu anda :) bide bunda tecrübelerinin sağlam olduğu belli olan kiss scenes'lerinde katkısı büyük dabisi.. In seung aşkım A frozen flower'dan beri depreşik durumdaydı ancak o dönemler feci şekilde Won Bin hormonu salgıladığım için onu az biraz baskılamıştı ama son dizisindeki halini ve o bayılası ceketlerini görünce In Seung hormonlarım atağa geçti.. böyle bir karmaşa içinde Nice Guy'ı izleyip iyice kudurmamak için östrojenimi dizginlemeye ve bu yüzden ayarımı bozacak diziyi izlememeye karar verdim.. (yemin ettim vella)
*****
Lunafly keyifli uçuşlar diler...
kurbişlerin en datlusu JAPON KURABİYESİ sayesinde tanıdığım, tanımakla kalmayıp bildiğin takıntı haline getirdiğim Lunafly'ı gizli hazinemden çıkarıp huzurlarınıza sunuyorum izleyici.. harika sesleri olan aslında iyide giderleri olan ama bir türlü kore'de patlayacak sansasyona efenime söyleyim piyasa müziğine bulaşmadıkları için kendi çaplarında eğlenen 3 deliganlıdan oluşmaktadır bu nadide grup.. tamam TEO'muz accık kızı andırsada şarkılarda öne çıkan o kalın sesiyle böle bi görüntü-ses senkron bozukluğu hissi uyandıracak sizde şimdiden uyarayım.. eğer sizde piyasadaki camtırı damtırı cıstıkı hopdeki şarkılardan sıkıldıysanız sizi ŞÖYLE alalım..nakaratta çığlık atmak serbesttir.. (ya bu bülbüllerin hepsini bir araya toplayıp besleyip bakamıyoz mu ki.. yok mu öyle bi hakkımız..) ŞU tosbanın tapusunuda üzerime geçirmiş bulunmaktayım sarkçak kapasitedeki arkadaşlara duyrulur..
*****
pc ile bütünleşik hayatım...
okul, staj, projeler, çizimler derken izlemek istediğim tüm filmleri  kendime bulduğum en uygun helada bitirdim.. Arya'yı bilen bilir helada dizi/film izleme hobisidir.. dün a werewolf boy'u izleyip kurt adama doydum.. yalnız neydi o romantizm yaa.. lan sen kurt adamsın accık ağırlığını koy dimi.. böyle höytt diye elini masaya geçir ne o öyle kafa okşatmalar felan.. *arya kıskançlık krizi mod on*...ben gerçekten çok beğendim zaten fantastik film manyakı olarak bana verilebilecek en güzel şeydi bu film.. açıkçası beni doyurdu.. sonra fırst time'ı izledim romantizmin dibine vurmuşlar..sonunda baş rollerden birinin öleceğini bile bile lades dediğiniz bi film.. güzeldi.. ama nedir o ağzında şeker varken kızı öpmeler falan.. zaten bol salya salgılayacak bi ekşın yapıyosun bide buna şeker ekliyosun.. böyykk.. bide afişteki sahneyi ben mi kaçırdım yoksa gerçekten yokmuydu..kurgusu güzeldi anlatımı güzeldi.. a million'ı izledim ve shin min ah'a bırcı kızın tabiri ile SAYGI DUYDUM.. böyle sikko bi konuda böyle güzel bi oyunculuk gerçekten bana iyi geldi..survivor gerçek olursa, işin içine bide psikopat bi katil girerse nasıl olur diye düşünmüş senaristler güzel güzel oyunlar felan kurgulamışlar.. ama bir avuç insanın insanlıktan çıkma pahasına hayatta kalma hikayesini izliyosunuz.. süresini çok sevdim gereksiz uzatmamışlar.. sonu şaşırmayacağınız gibi boktu.. herzamanki gibi saçmaydı ama bağlamışlar mı hikayeyi evet.. saçmada olsa becerebilmişler bunu.. yalnız millet can derdindeyken bi çiftin sevişme çabası bende insanoğlu hayvan soyudur lafını bir kere daha teyit ettirdi hee.. a company man'i izleyip so ji sub krizimi giderdim.. çok fazlasıyla saçmaydı.. bizim malkoçoğlunun kore 2013 versiyonuydu.. bir koca şirketi (hemde hepsi silahlı) tek başına bi taramalı ve bi çelik yelek ile yerle bir etti diyeyim ben size siz anlayın saçmalık boyutunu..bu adama neden daha ekşın dizilerden teklif gelmiyo lan.. yapıyo işte adam çohta güzel dövüşüyo ne diye çekmiyonuz şu herife vurdulu kırdılı bi dizi lağğnn.. ben filmi beğenmedim ama zaten amacım film izlemek diğildi.. amaç so ji sub'a doymaktı ve mişin iz kompleyt beybiler...ama izleyin derim.. güncel bi film bilgisiz kalmayın..
*****
işte buhranlı hayatımın renkleri..
özet: AŞK KIRMIZI filmini izlemek istiyorum yaa.. gerçekten çok güzele benziyor..
ARYASAL HAVA DURUMU
yapması gereken bir sürü çizime rağmen hala oturup çekik dünyasında yaşayan Arya böyle giderse sene sonunda gök gürültülü sağanak yağışa sebep olacak..
 şimdiden yetkilileri sel tehlikesine karşı uyarmak lazım..

haydin öbüldünüz gıdıktan
(bu yucun gifinide artık joongki ile değiştirsem mi ne? 
daha çok öbüşgen)


























AŞAĞILIK DÜŞÜNCELER ZİNCİRİ (tecavüz iftirası,dijital tanrılar ve holigan fanlık)

$
0
0


UYARI:BU YAZI CİDDİ ŞEKİLDE KÜFÜR İÇERECEK HABERİNİZ OLSUN.. RAHATSIZ OLACAKLARDAN ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLİYORUM.. AMA BENİM GİBİ OLAYA KÜFRETMEK İSTEYENLERİDE HİİİÇÇÇÇ TUTACAK DEĞİLİM BUYURUN YORUM BÖLÜMÜ SİZE AYRILMIŞTIR...
çok sinirliyim o yüzden kimsenin gıdısından neyim öbemeyecem bugün izleyici.. günlerdir bu kore hayranlarının BAZILARInın yaptığı çeşitli ikiyüzlülükten gem vurup dururken bugün gördüğüm bir yazı benim beynimi yerinden oynattı resmen.. o yüzden gecenin bir vaktinde tüm duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum..
kore eğlence dünyasını son günlerde feci meşgul eden Park Shi Hoo'nun tecavüz vakasını Sultan Süleyman bile duydu.. biraz araştırırsanız bu konuda yazılan pek çok yazıya denk gelebilirsiniz.. o yüzden burada konuyu yazacak değilim.. sadece ortada sonucu kesinleşmemiş bir tecavüz iftirası var.. çaylak bir aktris herifle bi gece geçiriyo sabah kalkıncada ahanda tecavüze uğradım diye gidip polise şikayette bulunuyo falan..adamımız kendi rızasıyla geldi kollarıma derken kız sarhoştum ne yaptığımı bilmiyorum diyo.. kısacası bi becerme olayının kesinliği söz konusu ama gönül rızasıylamı yoksa tecavüz olayımı belli değil...
kısa anlatımımdan siz zeki izleyicilerin olayı kavradığınızı varsayarak asıl olaya geliyorum..
dün gece biricik asimiz MİKOT kızımızın yapmış olduğu bir keşif ile hep beraber beyinsel bir sarsıntı yaşadık.. tabi bu tüm psikolojimizide etkiledi.. işte o sarsılmış psikoloji ile yazıyorum.. kemiği olmayan dil diyarından sevgilerimi göndererek yazının gidişatı hakkında 2. UYARIMI yapıyorum..
Mikot kızın keşif neydi? bu tecavüz vakasına bazı fan arkadaşların (ki bir arkadaşın tabiriyle onlar fan değil HOLİGAN haklı bi tabir) olaya bakış açıları resmen kanımı dondurdu.. Londranın soğuk sokaklarından bile daha soğuk bir şekilde tüm bünyeme işledi..
ne isim ne sayfa ne herhangi bir adres ziktermeyecem.. itin götüne sokulmayı haketselerde yapmayacam bunu.. bazı arkadaşlar "OPPA"larını korumak adına bazı yerlerde şunları yazmışlar:

XX 50: ben ona sonucu ne olursa olsun güveniyorum,seviyorum onun şimdiye kadar ne yaptığını biliyorum..bi haberlede ona olan sevgim azalmayacak,erkektir yapar sözüde galiba sadece Türklere ait bi kavram olsa gerek"Güven" çok önemli bi duygu bence şimdide daha iyi anladım..

XX 48: Shi Hoo'yu düşünürsek tecavüz edecek biri varsa o da o kızdır.

XX 49:  o kız kız arkadaşı değil tek gecelik bişey işte erkek sonuçta yani

XX 50: yani sevgilim var derdi..o kokmusa mı kaldı.

bu ve benzer düşünceler okuduğum yerin heryerinde mevcut.. ama  aşağılık düşüncelere örnek oluşturabilecek en güzel örnekleri seçtim..

bilgisayarlarınızın ayarlarıyla oynamayın yada gözlerinizi ovuşturmayı bırak sayın izleyici doğru okuyorsun arkadaş oppasının tecavüzünü haklı kılacak olan cümleyi kurmuş"erkektir yapar"demiş.. onun 20 cm. fazlalığı var o yüzden yapar demiş.. sonucunda o tecavüz etmiş çıksa bile (ki bu bi ihtimal) yaptıysa bile erkek o helal olsun demiş... koçum benim demiş sırtını sıvazlamış oppasının, destek olmuş..
neyin kafasını yaşıyorsun sen arkadaşım?? 
tecavüzcüsüyle evlendirilmeye zorlanan kızlar var bu ülkede... tecavüzcüsünden hamile kalan ve o çocuğu doğurmaya zorlanan kadınlar var bu ülkede.. sen nasıl bir kadınsın ki bu kadınları dahi düşünmeden "erkektir yapar" dersin.. günün birinde (ki Allah korusun) tecavüze uğrasan yada bi yakının yada ileride evladın (kız yada erkek farketmez) tecavüze uğrasa aynı cümleyi kurabilecek misin? aynı metaneti gösterebilecek misin? nasıl bu cümleyi kurarak bir erkeğin (ünlü ya da ünsüz) tecavüzünü haklı gösterirsin.. onların oppanız olması çok sevmeniz, geceleyin onlarla fanteziler kurarak size zevk vermesini sağlaması onun( eğer varsa bir suçu ) o suçu işlemesini haklı kılmıyor..
cinsiyeti her ne olursa olsun tecavüzü hiçbirşeyin haklı kılamayacağını sen ve senin gibilerin göt kafaları almıyo ne yazıkki.. utanmasan " ne güzel işte tecavüze uğramış bari zevk alsaydı" diyeceksin.. ki eminim diyosundur..
anasından babasından az biraz HUKUK BİLGİSİ almış biri olarak söylüyorum senin o sayfada yazdığın o cümle SUÇA TEŞVİKTİR.. günün birinde sen yada bir yakının böyle bir olaya karışırsanız tecavüzcünüz "BENİ ONLAR TEŞVİK ETTİ" diye bu yazıyı delil gösterse amına bakar oturursun o herifte sikini sallaya sallaya dışarı çıkar...
SİL O YAZIYI VE TÜM KADINLARDAN ÖZÜR DİLE...
ayrıca sen "GÜVEN" olayınıda biraz yanlış anlamışsın.. güvenmek demek yaptığı herşeyi kabullenmek demek değil senin yaptığın KÖLELİĞE giriyor.. sizden haberleri bile olmayan hadi daha açık yazayım sizi sikinin ucuna bile takmayan bu heriflerin KÖLESİ olmayın..

"TECAVÜZ EDECEK BİRİ VARSA O DA KIZDIR" tecavüzcü coşkun gerçeği ile büyüyen bir nesil olarak aklınızdaki tecavüzcü profiline oppanız hiç oturmuyor değil mi? neden? çünkü o melek dimi.. isanın muhammedin, budhanın,erosun yeniden vücut bulmuş hali dimi?? hata yapamaz, günahı yoktur, günah işlemez... mükemmeldir.. hatta size kalsa sıçmıyodur da o.. osurmuyodur mesela.. geğirmiyodur.. neden? çünkü o TANRINIZ...ayrıca tecavüzcü coşkun gibi kötü sırıtmıyo, o gülünce bi masumluk akıyo yüzünden.. sakalıda yok pis pis, cillop gibi melek gibi yüzü var.. yani oppanıza nereden bakarsanız bakın tecavüzcü tipi yok.. o yüzden bir günahkar varsa o da kesin kızdır.. kız onu baştan çıkarmıştır.. bu kadar mükemmel ve kusursuz bir erkeğin baştan çıkarılabilecek kadar iradesiz olması sizi rahatsız etmez ama.. masumdur sizin dijital tanrınız... ve tüm günahkar olan, afaroz edilmesi gereken ve çarmıha gerilip , recm edilecek olan kişi kadındır.. hatta kadın bırakın baştan çıkarmayı oppanıza bakarsak tecavüz bile etmiştir ona.. mesela içkisine ilaç katıp sonra yatağa atmış kendisini sarhoş adama becertip sonrada ben tecavüze uğradım demiştir.. Tanrınız o kadar masum ki tüm kadınlar aslında onun yatağına girmek için sırada bekliyolar değilmi? kendilerini bile bile tecavüz ettirmeye gönüllü çok kadın var dimi? neden? çünkü sizin Tanrınız harika, mükemmel, hiç bir kadın ona hayır diyemez...yasaklansın bu türk filmleri hakim bey.. hepsi onlardaki bu gerizekalı senaryolar yüzünden.. yada size fazla dizi film izleme yasağı getirilsin.. 
neden hep kadın suçludur? neden hep erkek haklıdır? doğru olan neden erkektir ve yanlışı neden hep kadın yapar? elmadan beri hala bu gerizekalı  "kadın şeytandır" safsatasına inandırıldıkta o yüzden.. sonrada böyle kendi hemcinsini itin götüne sokan bi nesil yetişti.. 
sizinkisi kendi cinsinizden utanmak.. aslında psikologlar buna cinsiyet aşağılanmışlığı diyolar halk dilindeyse biz buna eziklik diyoruz.. kendinizi çevrenizdeki erkeklere karşı ezik hissediyorsunuz, onların sizden daha güçlü olduğunu hissediyorsunuz kim bilir belki şiddet görmüşsünüzdür, belki gerçekten bir erkek tarafından aşağılanmışsınızdır ve bu yüzdende erkeğe ses yükseltmektense kendi cinsine sataşıyosun.. "o suçlu, kesin ayartmıştır orospu" diye altını çiziyorsunuz.. bu size bi alttan alttan bi güç veriyo.sana birşey diyeyim mi eğer çok koyuyosa sana kadın olmak taktır fazladan 20cm.de gör bakalımGÜÇ Bİ SİKLE OLAN BİRŞEYMİYMİŞ..
SİL O YAZINI VE TÜM KADINLARDAN ÖZÜR DİLE...

"TEK GECELİK BİR ŞEY İŞTE ERKEK SONUÇTA" "erkektir yapar" mutasyon zihniyetinin bir diğer örneği.. bölünerek mi çoğalıyosunuz siz haa.. yaşam formunuz ne bi sölesene bana.. AMip olduğunuz kesinde nasıl bir AMipsiniz onu çözemedim.. bu arkadaş ileride kocası tarafından falan aldatıldığında bi soğuk su verip "erkek işte sonuçta" diyecem.. tek gecelik bir ilişkiyi erkek bazında bu kadar normal gören zihniyet eminim aynı şeyi kadın yapsa "OROSPU" diye nitenlendirecek kadar medenidir..SIÇARIM BÖYLE ERKEKLİĞE...yalnız bu yorumda tanrıları birden cinsiyete geldi ve hayvansal içgüleriyle arzularını bastırabilmek için tek gece bir kadınla sevişti... burada tek gece tanrılarıyla sevişen kadın OROSPU tanrıları ise İHTİYACINI GİDERECEK OLAN erkek.. kadınsan tek gecelik ilişkide orospu damgası yemeye mahkumsun, hatta tecavüze uğramış olsanda kesin senin bok yemendir, kuyruk sallamışsındır, mini giymişsindir, dekoltelisindir ve adamı azdırmışsındır.. ne kadar tanrılarıda olsa en nihayetinde bir orospu (!) karşısında azacak bir erkektir o ve yapmıştır ne var bunda bu kadar büyütülecek... fazladan oksijen tüketmenizi insanoğluna yapılan büyük bir işkence olarak görmekle beraber tüm isviçreli bilim adamlarını sizin yaratılış sebebinizi araştırmaya çağırıyorum... Erkeklik herşeyi yapmakta özgürlükse eğer kızma sevgiline, eşine başka karılara baktı diye neden olsa erkek sonuçta...
SİL O YAZINI VE TÜM KADINLARDAN ÖZÜR DİLE...

"O KOKUŞMUŞA MI KALDI"  işte zurnanın avaz avaz bağırdığı delik.. asıl olay bu cümlede saklı.. "o kokuşmuşa mı kaldı" sizde havada bir kıskançlık kokusu alıyomusunuz.. birileri tanrılarını kıskanıyo.. tüm bu saldırganlığınızın sebebi o tek gecelik kızın yerinde olamamak demi hadi itiraf edin.. aslında o fantezilerinizi süsleyen ve her gece sizi zevkten dört köşe eden oppanız başka bir kadınla sevişiyo ve bu haberlere yansıyo.. kıskançlığınızdan kuduruyosunuz.. saç baş yoluyosunuz.. aslında sizde içten içe yapmıştır diyosunuz ama sizi bunalıma sürükleyen şey neden siz değilde o kokuşmuş (!)... sizi sarsacak depremi henüz rihter ölçeği ölçemiyo ne yazık ki.. nasıl bir sarsıntıya maruz kalırda aklınız başınıza gelir inanın bilim dünyası dahi bunu çözemiyo.. neredeyse "ben o kızdan daha güzel tecavüze uğrardım oppa neden beni becermedin" diyeceksiniz.. kıskançlığınızda boğuluyosunuzda kendiniz bile farkında değilsiniz aslında..

NEDEN YORUMLARI YAZARKEN XX48,XX49 ve XX50 İSİMLERİNİ  VERDİM SİZE BİLİYOR MUSUNUZ? HADİ Bİ DÜŞÜNÜN BAKALIM.. BELKİ ONA YORUM YAPABİLECEK KADAR AKLINIZ YETER..

SÖYLENECEK ÇOK SÖZÜM KALMADI ASLINDA.. YAZIKLAR OLSUN DEMEKTEN BAŞKA...
not: suçu kanıtlanmadıkça kişi suçsuzdur...bunu sadece tecavüz eden açısından düşünmeyin.. iftira atıyor diye suçladığınız kız açısından da düşünün.. iftira ettiği kanıtlanmadığı sürece o kız suçsuz.. tecavüz ettiği kanıtlanmadığı sürece Oppanız suçsuz... ADİL OLUN...
iyi uykular Türkiye...










BİZİM AİLE vol 1. (paranoyak anneler ve ilgili babalar)

$
0
0

Deliliğimin kalıtsal olduğunu defalarca dile getirdim sizlere Sevgili Günlüğün telli kadayıfları.. işte bugün size delilik genetiğimde emeği geçen ailemden söz edicem.. malum gurbet ellerde okumanın verdiği bi aile özlemiyle (!) yazıcam o yüzden mendilleri hazırlayın..
böyle Deli bir kızınızın olmasını istiyorsanız ihtiyacınız olan malzemeleri veriyorum yazın annem:
yıllanmış manyak bir anane
ilgili numarasını çok iyi yapan bir baba
anneliğin tüm şartlarını yerine getiren bir anne
evet eğer elinizde yeterli malzeme yoksa bana alo deyin bende fazlasıyla mevcut.
Allah kendi katında bi deney yapmış bu malzemelerden nasıl bişiy çıkacak bi deneyelim bakalım demiş ortaya ben çıkınca bu defolu en iyisi dünyaya salalım bunu kendi kendine yaşasın bu pigme demiş.. ortaya ben gelmişim..
yapım aşamamı gelin babamdan dinleyelim...
yiğenimin doğmasına yakın evdeki isim krizi iyiden iyiye büyüyodu.. her ne kadar adımı çok sevmesemde "benim o" diye sahiplendiğim ismimi kendi doğmamış portakal tanesine vermeye çalışan eniştemi yıldırma çalışmalarına son gaz devam ediyodum.. en sonunda beni pekte sevmediğine inandığım enişteme "bana bak kızın benim gibi olur Arya adını verirsen demedi deme.."dediğimde babamın doğumumla alakalı çarpıcı açıklaması evlat acısı gibi koydu 
"senden bi tane daha olması imkansız.. biz senin malzemenden çalmışız babacım nasıl oldu bizde anlamadık..tabi canım Türkiyedeki doğumların %4 ü normal koşullarda bile özürlü olabiliyomuş.." (sağol babacım bende seni çok seviyorum) 
Babamın her seferinde anneme 
“ya hatun biz bunu 23 sene geri saramıyoz mu? Nerde hata yaptık bi göreydik..yapım aşamasında mı? Üretim aşamasında mı? Yani bi hata var ama..” demesi üzerine annem üzerindeki tüm sorumluluğu yıkmak için bok atacak birilerini bulma çabası ise ayakta alkışlanacak cinstendi 
"yoo yoo özürlü doğmadı ama doğum sırasında doktor bunun kafasına çok bastırdı ondan beyni hasarlı oldu" (senide seviyorum annecim)
madem babamın ilgili tavırlarından konu açtık oradan devam edelim..
oscarlıktır benim babam.. en iyi ilgili baba numarasını yapmada üstüne rabırt de niro'yu bile tanımam..
işte babamla aramızdaki sevgi diyalogları....
Türkiye'deki son gecemde arkadaşlarımın düzenlediği veda partisine giderken babamın uyarısı içindeki evlat sevgisinin pırıltılarını gözler önüne serecek cinsten :
"içeceksen adam gibi iç. içip sapıtacaksanda kimseye benim kızım olduğunu söyleme" .. 
okulum gereği pek çok şehir gezdiğim doğrudur ama babamın "senin okulun hangi şehirdeydi yaa" diye bulunduğum şehri unutmasını gerektirecek kadarda değil sanırım..
Kore konusu bizim evde herkesin sinirlerini hoplatan bi mevzudur.. Annem kolumda bir Koreli damat ile her an kapıyı çalacağım korkusuyla yaşarken babam bu işi biraz daha espriye vurarak vermek istediği mesajları subliminal halde bana postalamakta..
lay'in resmini mail attığım babamın cevabı subliminal açısından gayet güzel bir örnek:
"babacım 'baba bana bunu al' diyerek yanlışlıkla kız arkadaşının resmini göndermişsin bana.. bu arada kız arkadaşın senden daha güzelmiş.. çok yiyip kilo alırsan böyle arkadaşlarının yanında besili gibi kalırsın..hala bi erkek resmi göndermeni bekliyorum..." 
beğendiğim Korelileri kız gibi olmakla suçlayıp bide üzerine 
"bunun çükünü bizim sünnetçi Ahmet göremez bak fazladan keser haberin olsun Arya" 
diyen kişinin babam olduğunuda belirtmek isterim..
(yani benimle evlenmek isteyen yabancı uyruklu kişilerden özellikle bi ortalama isteyecez bu gidişle. babamla sünnetçi arasındaki gelişebilecek muhtemel diyalog "Ahmeeettt 21cm. diyo nedersin uygun mudur, kesebilir misin?" "abi 2cm.de ben kessem 19 kalıyo ee biraz kızada bişeyler bırakalım abi...")
unutulan şeyleri hatırlatma görevi de bizim evde hep babamdadır.. ancak onun hatırlattığı şeylerle bizim unuttuğumuz şeyler arasında biraz fark vardır..aile ile katılımı zorunlu olan resmi bir davette istiklal marşı okunurken babamın kulağıma eğilip 
"sakın şaşırıp kore milli marşını söyleme hala türkiye sınırları içindesin" 
diyerek bulunduğum sınırları yüzüme vurması buna örnek gösterilebilir.
Ayrıca ŞU kısacık yazımda da babamla aramızdaki sevginin üstün boyutunu görebilirsiniz..
Babamın bide sanki genetikleri onlardan almamışım gibi sürekli kıçımla kafa bulması vardır ki  bence ilgili bir baba olduğunun en büyük göstergesidir.. en azından kıçımın büyük olduğunun farkında :D
“arya uçakta sana çift kişilik koltuk mu alsaydık kızım anca sığarsın..” 
“kızım bak uçakta orta tarafta otur ki uçak dengesi bozulmasın” 
“okyanusa düşsen batmazsın sen bu yağlarla yeminle” 
“kızım bacaklarına bu kadar yüklenme, onlarında bi yere kadar taşıma kapasitesi var.. hem seni hem kıçını nasıl taşısınlar..”
“kıçın kafanın boyutunu geçmeye başladığında sende bir problem olduğunu anlamıştım ama geç kalmışız.” 
“Jennifer Lopez kalçaları bu sene moda derken sen durumu yanlış anladın galiba seninkiler Akrep Nalan kıçına doğru yol alıyo haberin olsun” 
ama kıç espirisinin en büyüğünü taşınma esnasında kedimi kaybettiğimde patlatmıştı 
“kıçının altına bak belki üstüne oturmuşsundur zavallının…”
en önden koşa koşa giden şanslı sperm ben oluyorum :D
tabi tüm boku babama atmak olmaz işin içine birazda anne katmak lazım.. ee bu adam en nihayetinde kendi kendini döllemedi yaa :D:D 
babamın şanslı spermleri muhteşem iç güdülü annemin harika yumurtası ile birleşip kendi aralarında feci aşk yaşadıktan sonra ortaya çıkmışım.. tabi keşkesi çıkmasaymışım ama olmuşum artık geri dönüşü yok..
Annem gerek mesleğinden dolayı gerekse babamın panik ataklarından dolayı oldukça paranoyak bi kadındır.. sonra senin bu rahatlığına rağmen paranoyaklığın nerden geliyo demeyin bknz. Annem
Bigün Anadolu üniversitesinde siyasi bi gösteri oluyo ama tabi gösteri büyüyo taşlı sopalı bi düğün haline geliyo. Bu akşam haberlerine yansıyınca annem bi telaşla beni arıyo
Annem:“aryaaaaaaaaa..”
Ben:”efenim anne”
Annem: yaşıyosunnnnnn 
(muhtemelen ölmüş olabileceğim ihtimaline aradı zaten.. yaşadığımı bilse aramazdı )
Ben: O.o hı
Annem: ay arya bugün üniversite karışmış.. ay kırmızı kazaklı bi kız vardı sendin dimi o?
Ben: yoo ben bugün kırmızı giymedim ki
Annem: yok yok aynııııııııı sana benziyodu sendin o.
Ben: anne ben bugün atölyedeydim ve ben bugün kırmızı giymedim
Annem: belki atölyeden sonra gitmişsindir üniversiteye belki hatırlamıyosundur ne giydiğini.
Ben: (artık sabır,taş ve çatlama üçlüsü perdededir.) hı hı anne (kestirip atma çabasındayım)
Annem:bana bak arya baban bi duyarsa olaya karıştığını yemin ederim seni o olayların göbeğinde sallandırır..çıkar o kırmızı kazağı baban görmesin
Ben: ya anne bazen gerçekten bu kafayla nasıl avukat olduğunu düşünüyorum.
Annem: bak bak bide beni yargılıyo.. bana bak..ben senin yaşındayken kırmızı kazak giyip olaylara karışmıyodum tamammıııı?
Ben: anne ben kırmızı kazak giymedim, olaylara karışmadım, okula gitmedim….
Annem: çabuk eve geliyosun.. bunu evde konuşacaz saat kaç oldu nerdesin sen
Ben: anne ben evdeyim, odamdayım….
Konuşmanın bundan sonraki kısmı yüzyüze gerçekleşti ama o kadarı bana kalsın…
Diyorum ya annemde muhteşem bir paranoya vardır, olmayan şeyler üzerine harika hikayeler kurgular sonra oturur yazar bide oynar yetmedi kendi yazdığı, kurguladığı hikayeye inanır, içselleştirir hüngür hüngür ağlar..
“ay sen şimdi yaban ellerde bir başınasın.. soğuktur oralar.. sakın sıkı giyin.. bak hastalanırsın, sonra yataklara düşersin, bronşit olursun menenjite çevirir, bak sonra verem olur ayyyyy allahhhh koruuusuuunnnnn"
(burada annem kopmuştur , muhtemelen cenaze namazımı kıldırmıştır o kafasında, ağlıyodur.)
Öğrencilik hayatım boyunca babadan-anneden harçlık almak nedir bilmem.. çünkü hep kendi projelerimi satarak kendi harçlığımı çıkardım. Okulumda burslu okuduğum içinde ailemden herhangi bir maddi destek almadan kendi yağımda kavrularak gidiyorum burada..
ama ne yazıkki senelerdir süre gelen bu geleneğe annem hala alışamadı.
Annem:“paran varmı?”
Ben: var anne
Annem:bak yoksa söyle
Ben: yok var anne
Annem: bak yokta söylemiyosan
Ben: ya anne var işteeeeee (sabır sınırını zorlamada üstüne adam tanımam)
Annem: bak parasız kalma oralarda. Parasız kalırsan hemen ara. Sakın parasızlıktan yanlış şeylere bulaşayım deme. Bak geçende makbule teyzen anlattı(uzun bi cümle gelecek belli..  makbule teyze annemle bu gereksiz konuşmanın ana karakteri olduğun için ağzına sıçayım emi ) Arif amcanın küçük kızının kaynının eltisinin amca oğlu(hıııııı o muuuu??)  istanbula okumaya gitmiş. Ailesi çocuğa para yetiştiremiyomuş buda jigololuğa başlamış.. aman diyim arya sakın jigolo falan olma olur mu? Çok para verseler de olma kızım aman …
 (jigololuğa başlamanın benim için normal yoldan para kazanmaktan daha zor bişiy olduğunu biri anneme anlatabilirmi??)
Bide ailesinin tamamı hukukçu olan biri için moda tasarım okumak o kadar zor bir şeydir ki.. bürokratik çevrenin ortak tepkisidir:  
“terzi mi olacan sen şimdi”
 “arya bee şu cübbelerin daha modernini diksene sen” 
 “ay arya duydumki kıyafet dikiyomuşsun bu akşam Ahmet amcanın önemli bi toplantısı var şu ceketin kolunu bi diki versen kızım sana zahmet.” 
Ahmet amca seni aldatıyo ayten teyze akşama toplantısı yok genç ve güzel sevgilisi ile tek kale maça gidecek.. o cübbelerin modern halini tasarlasamda içinde sen olduğun sürece hiçbir değişiklik olmayacak Hatice teyze çünkü sen yıllanmış bir dinazorsun ve evet terzi olacam çünkü sizin karılarınız sizin düğmelerinizi bile dikemeyecek kadar beceriksiz.. bana ihtiyacınız var beyler kabul edin bu gerçeği.. işte böyle bir çevrede olur olmaz annemde kendi savunma mekanizmasını geliştirmiş
Annem: ayy aslında tıpa girerdi.. ona yetiyodu puanı
Ben: anne ben ea çıkışlıyım
Annem: olsun sayısal olsan kesin tıbbı kazanırdın :D:D:D
ayrıca annemle aramızda ŞİDDETLİ bir sevgi söz konusudur..

ben: off anne yaa böle çipil çipil kaybolasım var şu küçük adamların dünyasında
 ama bir sürüde dersim var.. 
şu pisişik güçlerini kullanarak bizim hocaları hipnoz falan etsen de şu derslerimi geçiversem
annem: ben o pisişik güçlerimle sana bi uçar tekme atsamda sen kendine gelsen 
ve küçük adamlarla süslü hayal dünyandan 
ödevlerle bezeli gerçek dünayana geçiş yapsan.. 
daha kolay

Her şeye rağmen seviyorum onları.. bize anne babamızı seçme hakkı verilseydi eğer yine onları seçerdim..
nah seçerdim.. ben david-victoria beckham çiftinden yana kullanıyorum hakkımı.. ya siz??

Özet:İsviçreli bilim adamlarının genetiğimle oynamasına izin veriyorum..
 mutasyona uğrayayım, örümcek ısırsın, GDO’lu besinlerle besleneyim 
ama nolurrr bişiy yapın.. 
giderek annem ve babama daha çok benziyorum alam yaa :D:D

Not: asıl bombayı bir sonraki yazıya sakladım.. tüm psikolojini Delilik geninin sorumlusu olan kadını tanımaya hazırla sayın izleyici..
haydin öbüldünüz gıdıktan











BİZİM AİLE vol 2. (GDO'lu anane)

$
0
0
daha önceki ŞU yazımda Aryanın yapım aşamasında emeği geçen paranoyak anne ve ilgili baba'yı tanıdınız Sevgili Günlüğün limonlu freşaları.. 
bugünse sizi Delilik Geninin asıl sahibi ile tanıştıracam.. 
ancak bundan önce geleneksel Aryasal uyarımı yapayım.. 
aşağıda yazılanlar tamamen gerçek olup Türkiye sınırları içerisinde yaşayan ve insan olup olmadığı hala muallak olan bir varlık hakkındadır..
yazımızda biz ona kısaca ANANE diyecez.

ananem Türkiyenin ilk yetiştirdiği kadın cerrahlardan biri olmakla beraber ömrünün uzuuuuunnca bir kısmını yurt dışında geçirmiş ve bence dedemle evlenip türkiyeye dönerken sadece aklını değil tüm beynini yurt dışında bırakmış bir şahsiyettir. 
kendisi beyin üzerine uzmanlaşmış olsa da olmayan beyniyle insanlara beyin konusunda nasıl yardım ettiği hala araştırma konusu..
 kocası ile yaşamış olabileceği muhtemel bir tartışmada kafasına darbe almış olduğu ve bu yüzden de beyninin geri vites çalıştığı konusunda ortaya atılan iddialar üzerinde hala çalışmalar devam etmekte..
(bu yazımı okuduktan sonra kendisi muhtemelen miras kadrosundan beni çıkaracak ve torunluktan menedecek ancak yazının ilk partını arkadaşlarımın yanında kıçımla alakalı yaptığın espiriler yerine say ananecim :) *intikam*)
ananem hakkında her ne kadar böyle düşünsemde (ki bu ananemi tanıyan kocaman bir toplumun ortak teşhisidir) ananem kore hakkında en rahat konuştuğum, paylaşım yaptığım, fikir aldığım kişidir.. 
zira kendisine bahsettiğim konuları kore kapsamından çok erkek kapsamı olarak gördüğünü düşünüyorum.. şöyle ki 
yucun'un şu resmini 
"korede erkekler örgü örüyomuş anane" 
deyip kendisine gönderdiğimde gelen cevap şu şekilde oldu 
"ayyyy bu çoookkk tatlıııı.. dedeside tatlıdır bunun.. dedeside biliyomuymuş örmeyi" 
(mantık gayet düz p=q ise q=p)
ananemin kendisine bile fazla gelen bir zeka yapısına sahip olduğunu düşünüyorum.. kendisinin ıq'sunu ölçebilecek rihter ölçeği henüz keşfedilmedi ama ben onun lafı gediğe koyan cevaplarından ne kadar zeki olduğunu anlayabiliyorum... 
işte size son dönemlerden bir iki zeka pırıltısı örneği
Ben:  prag çok soğuk yaa kıçım donuyo
Babam: iyi ya işte kokmazsın.. hem soğuk iyidir yaşlanmazsın bak ruslara taş gibiler
Ananem arka fon: biri babana acı gerçeği söylemeli.. Damat eğer soğuk ile yaşlanma dursaydı burnundaki kıllar beyazlamazdı :)
***
ben: anane yaaa annem benim yahuşuhlu çekiklerim için "çok tipsiz bunlar " dedi
ananem: annen tipten anlasaydı babanla evlenmezdi
(babamla aralarında karşı konulmaz bir çekim vardır :p)
***

polyvore'da kombinler yapan ve bunları bir tek bana gösteren ananeme 
"anane yaaa hep anane kıyafetleri kombinlemişsin" 
dememe karşın ananemin sakin ama derin tepkisi 
"salak ben ananeyim zaten"
***
ben: üff anane yaa burnum nezle oldu durmadan akıyo..
ananem: benimde kıçım nezle oldu kızım durmadan akıyo
***
lay'in resmini 
"anane yeni bi grup buldum exo bak bu çocuğuda gözüme kestirdim.. alalım bunu bana" 
diye  ananeme mail attığımda gelen cevabı direk yazıyorum:
"baban tabutunu çine mi yoksa koreye mi ister diye sordu.. bende çin daha uzak değil mi damat çok kargo parası ödersin o yüzden koreye gönder sen dedim.. bu tabutların ikea'da satılanı yok mu? kendin yapsan falan.. çok para tutuyo kargo ananecim buradakileride düşün azıcık.."
(espiriktüeldirde ayrıca kendisi :p )

***
aramızdaki sevgi çok farklı boyutlardadır.. 
anlatılmaz ancak kahkahalarla gülünür..
ben: bu yaz koreye gitmek istiyorum
ananem:biriktir paranı git
ben: yada sen bu çok sevdiğin torununa bi kıyak geçip onu koreye yollayabilirsin
ananem: sen bi olayı yanlış anlamışsın seninle bu kadar sık konuşmam seni sevdiğimden değil arkadaşın olmadığını düşündüğümden 
***

ananemle izlediğimiz filmler konusunda bilgi alış verişi yapmayı çok severiz.. ancak ananemin filmler hakkında cidden çok ikna edici kritikleri olabiliyor..
mesela en son Lincoln'ü izleyen ananemin
 "ammaaann bende Lincoln'ü yakışıklı bişey sanıyodum.. bildiğin çilozmuş bu.. kazanmasın oscar beğenmedim.. tırt herif" 
yorumu üzerine Lincoln'den soğudum..
A Frozen Flower üzerine ananemin görüşleri +18 genlerimin ana kaynağınıda göstermektedir..
 (bana attığı maili aynen yazıyorum)
"Krala gel krala...bizim padişahlar ne öyle allahım yaa.. hepsi göbekli sakallı.. böyle kralım olsun isterse pasif olsun.. yanında yatsan bu adamın yaşlanmazsın yemin ederim"
"öpmedi çocuğu resmen yuttu çıtırı farkettin mi Arya"
"böyle filmler benim gibi dullar ve senin gibi bekarlar için yasaklanmalı.. istek gücümüzü artırıyor."
"bebek yapmaya çalışan çiftlere doktorlar reçetelerine A Frozen Flower'ı yazsın valla 9 ay sonra nur topu gibi bebeyi eline almazlarsa bende dr. değilim..mesir macunu etkisi var filmde"
"çıtır çocuğun (ın seung'dan bahsediyor) poposu çok düz, kraliçenin memeleri küçücük.. yine ne varsa kralda var.."
"bir kralım olsun, o da böyle olsun, hep benim olsun hep benim olsun"
bu film koreyi sayemde sadece şokellaları ile tanıyan ananemin Kore miladı oldu.. bundan sonra benden sürekli film/dizi önerisi istemeye başladı..
 bir ara kendisine "No Regret diye bir film izledim ama sen izleme gay filmi" diye mail attım 
gelen cevap
"son zamanlarda çok fazla gay filmi izliyosun gay değilsin dimi" (şakacı insan)
tabi film izlerken bazı detayları her yaşlıya anlattığınız gibi ananemede anlatmak zorundasınız yoksa filmin sonuna kadar kendi kafasında kurduğu kurgu ile filmi izliyor.. 
so ji sub'un Only You filminde olduğu gibi...
filmi izleyen ananemden gelen mail: 
"ayy ben film boyunca adam görmüyo zannediyodum meğer kız görmüyomuş 
ne bileyim adamın gözleri küçücük olunca 
o kadarcık aralıktan görmüyodur zannettiydim ben" :)) 
***
yazılarımızı okuyupta "oppacısın sen lan" diye beni küçümseyen ezihhlere tek cevabım "bu bozuk geniminde tek sorumlusu ananem arkadaşlar üzgünüm"
kendisi Koreyi keşfettikten sonra tüm veli nimetlerinden yararlanma kararı almış olacak ki şu fotoğrafın altına attığı nottan Koreye olan ilgisinin ana kaynağını anlamış oluyorsunuz..
ANANEMİN NOTU:
ama sen bana Kore'de yaşayan böyle bir dünya güzelliğinden hiç bahsetmedin ki..
***
ananemin beyninin geri vites çalıştığı doğrudur.. ya da o çok fazlasıyla zeki ama biz onun hızına yetişemiyoruz.. sorun ne bilmiyorum ama kendisi ayaküstü herkesi uyutma kapasitesine sahiptir..
işte ananem ve umre macerası...
ananem umreye giderken annem valizini karıştırır ve buldukları karşısında şok geçirir.. 
bir anne kız muhabbeti
annem: annneeeee napacaksın bu ojeleri
ananem: annelerin çantası karaştırılmaz
annemin şoku devam ediyodur: anne umreye gidiyosun napçaksın bu ojeleri
ananem: sanane belki Allaha güzel görünmek istiyorum
annem: töbe töbe anne yaaa çarpılacaksın valla...
ananemin ojelerle asıl planı umre dönüşü açığa çıkar...
ananemle beraber umreye giden arkadaş ekibi dönmektedir. 
hepimiz ellerimizde çiçekler havaalanında sırılsıklam ananemi beklemekteyizdir.. 
bir arkadaşı görünür kapıdan 2. arkadaşı görünür 3. görünür hala ananem yok 
aramızda espiriler dönmeye başlamıştır "ağır top ya en son gelir" 
4. arkadaşı gelir ananem hala yok
5,6,7,8 derken tüm ekip gelmiştir ama ananem yok 
biz telaşlanmaya başlarız anneme fenalıklar gelir senaryolar yazılır.. 
o süre içerisinde 2 kere ananem öldürüp 3 kere cenaze namazını kılmışızdır.. 
artık en son gelen arkadaşına annem dayanamaz sorar
 "songül teyze annemi göremedik bizden önce mi çıktı ki" 
songül teyze ananem gibi bir anneye sahip olduğu için anneme acır bir ifadeyle bakarak
"ayy kızım annen bizden 15 gün önce ayrıldı.. dubaili bi arkadaş edindi vizesini falan halledip dubaiye geçecekti.. bizde bilmiyoruz.." 
millet umreden gelen mübarekleri karşılarken biz 15 gün sonra dubaiden bronzlaşıp gelen ananemi karşılıyoduk :D
bu olaydan sonra annem yaklaşık 6 ay ananemle konuşmadı... 
bide uyanık araştırmış türkiyeden dubai'ye vize almak uzun sürüyomuş Arap Birliklerinden alırsa 1 haftada hallediliyomuş.. kısacası bizimki zaten Umreye değil bildiğin Dubaiye gitmek için yola çıkmış..
geldiğinde annem 
"yani anne millet umreye gitmek için neler yapıyo senin yaptığına bak." 
ananem gayet pişkin
"ee tamam bizde gittik işte 15 gün yetti bana annem o kadar sıcak çarpıntı yapıyo bana" 
(sanırsın dubai'ye değilde antartikaya gitti sıcaktan kaçıp)
yalnız bu konudaki en çarpıcı açıklamayı ananemi oldum olasıya sevmeyen babanem yapar 
"ee herkesin kıblesi aynı olacak diye bi kural yok tabi" 
***
işte gıdığını yediklerim
neden delisin? 
nasıl bu kadar rahatsın?
 neden beyninin +18 kısmı tam randımanlı çalışıyo? 
nedir bu herüf doymazlığın? 
sorularının hepsinin cevabını sanırım vermiş bulunmaktayım..
daha da sormazsınız gari..

Özet: bu genlerimizi bağışlayabildiğimiz bir kurum nesi yok mu yaa
 ben hepsini bağışlamak istiyorum.. 
yeni genler verin bana doktor bey..

haydin öbüldünüz gıdıktan



ÇOK SOSYAL OLDUM Kİ BEN

$
0
0
  Bu sıralar iş yoğunluğu grip derken nette takılmamaya başlayan ben hastada olsam tek izin günümü boş geçiremem deyip pazar günleri kendimi yollara vuruyorum.Sabah erken uyanıp kalkarken yatağımın ama bu gün pazardı ağlamalarına kulak tıkayıp dışarı çıkıyorum.Öğrencilik yıllarımda dersi bahane edip İstanbul'un yeterince tadını çıkaramamış olan ben yeni keşiflerde bulunmanın hazzını yaşadıkça sizinle de paylaşacağım. Bu defalık iki hafta sonunu birlikte yazsam da bundan sonra her hafta sonumu güncel olarak yazmaya çalışacağım.Uzun girizgahtan sonra gelelim konumuza.

  Geçen pazar günü Borusan Contemporary  yani Perili Köşk'te koreli sanatçı Choe U-Ram'ın Anima sergisine gittim.Çok aşırı sanatsever bir insan olmasam da sanattan anlamaz da değilim.Az buçuk akımları, tarzları bilen birisi olarak ilk kez kinetik bir sanat sergisi gezdim. Choe U-Ram'a da tek kelimeyle hayran kaldım.Sergiye gitme amacımız öncelikli olarak perili köşkü gezme isteğimiz olsa da sergide bekleneni fazlasıyla karşılıyor.Sanat anlayışı ''Bir sinek kuşunun bile mükemmel bir vücut yapısı ve ekosistemi vardır. Bu, insana Tanrı adında mutlak bir yaratıcı olduğunu düşündürür. İnsanoğlu mutlak varoluşu ancak ve ancak mecazi ve sembolik şekillerde temsil, ifşa ve andırmaya çalışabilir. Ben yaşam gücünün mutlaklığına inanıyorum. Bu bana hayat veren muhteşem bir kavram"  olarak açıklayan sanatçı yeryüzündeki varlıklardan çok etkilenip muhteşem mekaniği olan makineler yapmış.Üstün fizik bilgisi ve şık dizaynı ile yaptığı makineler o kadar etkileyici ki makine değil sanat eseri olmuş.Eserlerin hareketlerindeki kusursuzluk gerçekten çok etkileyici.Aslında daha fazla anlatmak istesem de anlatılmaz yaşanır bir sergi olduğu için 14 Nisana kadar gezmelisiniz diyorum.





      Bu arada öncelikli amacım olan Perili Köşk'e gelince dışarıdan çok etkileyici gözükse de içeriden fazlasıyla modernist bir ofise dönüşmüş kendisi.Tarihi binada oturuluyor diye gelenekselci takılmaları gerekmez hatta kötü bile olur ancak modernist ofis yapıyoruz diye de mimariyi okunamaz hale getirip dışarıyı sadece kabuk halinde bırakmakta hiç hoş olmamış doğrusu.


   Sıra geldi bu haftaki etkinliğime. Çok ilginç bir yer keşfettim ben;Feriköy eskiciler pazarı. Birbirinden ilginç pek çok eski eserin satıldığı bir yer Feriköy eskiciler pazarı.Gemi kamerası penceresinden tutun eski biblolar, tabakalar, porselenler, danteller, ev aletleri, fotoğraf makineleri falan her şey var.Ama şahsi adıma en çok hoşuma giden kolyeler, saatler vb ürünler oldu. Hele ki saatler.... O kadar güzel saatler var ki... İtalyan işi, kurmalı, altın kaplamalı, kordonlu saatlerden 120 yıllık yine kurmalı, gümüş hazneli cep saatlerine çok güzel şeyler var.Fiyatlar ise çok değişken doğrusu.30-5O tlye güzel ve tarihi bir kordonlu saat yada 100-300 tl arası tarihi bir cep saati alabilirsiniz(ben alamadım içimde kaldı gerçi ama :( ).Kolyeler yada kolye uçlarında ise çok daha uygun fiyata bir şeyler bulabilirsiniz.3-5 tlye çok güzel kolyeler olduğu gibi fiyatı 30-35 tl yada çok daha fazla olanlarda mevcut. Birde şahsen benim çok dikkatimi çeken eski gemici teleskopları falan vardı ki fiyatları 500-600 tl gibi değişiyor. 200-250 tlye tarihi fotoğraf makineleri de bulabilirsiniz.Kısaca bir gezin ummadığınız pek çok güzel şeyi bulabilirsiniz diyorum.

Böyle gidebilirsiniz.Ve bunları bulabilirsiniz:



Kısaca gezin görün sosyalleşin diyorum. :)
Not: tüm resimler google'dan bulunmuş olup hangi sitelere ait bilinmemektedir.(Google'ın yeni görseller olayı sayfa açmadan resmi açıyor malumunuz.)
 Önemli Not:Yeni keşifler yapmamızı sağlayan Asude'ye ve Tuğba'ya teşekkürleri borç bilirim. :)) Yeni maceralar bizi bekler ;)

JYJ TURKEY SINIR TANIMIYOR , JYJ SEVGİSİ UZAYA TAŞINIYOR! ^_^

$
0
0




Deli bir JYJ fanı olmanın yanında JYJ Turkey’in bir üyesi olmaktanda fazlasıyla gurur duyuyorum. Neden mi? Çünkü sevgimiz sınır tanımıyor!!!


“JYJ Turkey” aynıların içinde farklılık yaratan aralarından sıyrılan müthiş bir fandom. Son projesiyle ağızları açık bıraktı. Ne mi yaptı ? İstiyorsanız bir göz atalım?
” JYJ SEVGİSİ BİR NASA KAPSÜLÜNDE UZAYA FIRLATILACAK”
“Yaptığımız şey küçük, fakat anlamı büyük…

Uzayda yaşam var mıdır bilemiyoruz ancak bizler JYJ Turkey olarak JYJ’in ismini gerçekten sonsuzluğa ve evrenin derinliklerine taşımak istedik.Ve araştırdıktan sonra NASA’nın A HUMAN ADVENTURE kapsamındaki son projesini bulduk.Ülkemiz Türkiye’de, TEB bankası bu projenin resim sergisi sponsorluğunu yapmakta. Proje temelde uzaya insanlıktan mesajlar götürecek bir kapsüle dayalı.Ve ilk defa bir Türk mesaj kafilesi de uzaya gidiyor olacak.
Videoda gördüğünüz bizim ve JYJ’in resmiyle birleşmiş JYJ için olan mesajımızdır.

Aynı zamanda uzay yolculuğu sertifikasını da görebilirsiniz.
Bu kapsül muhtemelen yüzyıllar boyunca galaksiler etrafında dolaşacak.Kapsül fırlatıldıktan bir süre sonra,resmi sergide de görebileceğiz. Ve daha fazlası için NASA’nın Houston’daki merkezine gitme şansımız da var.Her zaman gökyüzüne baktığımızda JYJ’i ve ailemizi hatırladığımızı söylerdik, birbirimizin yüzlerini hatırladığımızı.Şu anda her şey daha da gerçek hissettiriyor. Birlikte yaşadığımız anıları kaybetmemek için yapabileceklerimizin sınırı yok. Ne olursa olsun, JYJ Turkey burada.
Kapsülün şu anki konumu: Texas
Fırlatılma tarihi: 18 Mart 2013

( Bu tarihte dünya çapında trend yapmayı düşünüyoruz.Hashtag olarak #JYJloveinNASAcapsule kullanacağız ve uzay yolculuğu sertifikamızın resmini de paylaşacağız. )
Merkez: Houston Uzay Merkezi
JYJ’e ve kocaman ailemize selamlar ve en iyi dileklerle,
JYJ Turkey Ekibi
JYJ LOVE IS GOING TO LAUNCH TO SPACE IN A NASA CAPSULE
What we did was small but what we meant was huge…
We can not know if there is extraterrestrial living or not but we as JYJ Turkey wanted to carry JYJ’s name to the eternity,to the depths of universe for real.So after we researched,we found out about NASA’s latest project within A HUMAN ADVENTURE ep.In our country Turkey, the bank of TEB is sponsoring this huge projects’ photo exhibition.The project is based on sending a space capsula including messages of humanity.For the first time,a Turkish cortege of messages will be going to space too.
So here you see in the video is our message to JYJ with a picture of them and us as imerged.You can also see the space travel certificate.
This capsula will probably be going around galaxies and for countless centuries.When the capsula is launched,we will also be able to see our photo message in TEB’s exhibition.Furthermore there is a possibility for us to get to NASA base in Houston for further.We always used to tell that we remember JYJ and our family when we look at the sky,that we recall face of each other.Somehow everything feels even more real now.All these might not mean much to you but they do to us.There is no end to what we can do to keep our memories all together in every possible way.No matter what happens,JYJ Turkey is here.
Current location of capsula: Texas
Launching time: March 18 2013

( At this date we will be worldwide trending with hashtag #JYJloveinNASAcapsule with our picture of space travel certificate.Details later on will be released. )
Center: Houston Space Center
Best Regards to our JYJ and to our huge family
JYJ Turkey Team “

Bu harika projeyle ilgili düşüncelerinizi bildirmek isterseniz ; TIK TIK
1
JYJ Turkey ve JYJ hakkında daha fazla bilgi almak ve gelecek projelerden haberdar olmaz için;
Websitesi ; TIK TIK
Facebook ; TIK TIK
Twitter ; TIK TIK

Görüşürüz! :)
Viewing all 109 articles
Browse latest View live